Cherreads

Chapter 2 - ATEŞİN DÜNYASI

Gece yarısı, şehrin dışındaki eski bir depoda sessizlik hâkimdi. Ama bu sessizlik, sadece dışarıdan bakan birine öyle görünürdü. İçeride onlarca adam, ağır çelik masaların etrafında toplanmış, gözlerini tek bir kişiye çevirmişti: Ateş.

Henüz on sekizindeydi ama oturuşundaki sertlik, bakışındaki keskinlik ve sözlerindeki kesinlik, onu herkesten farklı kılıyordu. Bu dünyada çocuk olma hakkı çoktan elinden alınmıştı. Onun adı korkuyla fısıldanıyor, düşmanlarının uykularını bölüyordu.

Masada haritalar, silahlar ve gizli evraklar vardı. Ateş sessizce sigarasını yaktı, dumanı tavana doğru süzülürken kalın dosyalardan birini açtı.

"Bu bölgeyi elimizde tutmamız lazım." dedi sakin ama emir veren bir sesle.

Adamlarından biri öne çıktı:

"Başkan, polis baskınları artıyor. Belki geri çekilmeliyiz—"

Ateş'in gözleri buz gibi parladı.

"Geri çekilmek? Bizim sözlüğümüzde o kelime yok. Eğer korkan varsa şimdi gitsin. Çünkü ben yanımda korkak taşımam."

Salondaki sessizlik, Ateş'in sert sözleriyle ağırlaştı. Kimse tek kelime etmedi. O anda, genç yaşına rağmen neden "başkan" dediklerini bir kez daha kanıtlamıştı.

Ama Ateş'in zihni, masanın üzerindeki dosyalardan çok daha uzak bir yerdeydi. O gün kampüste gördüğü kızın gözleri hâlâ aklındaydı.

Azra…

Sade, temiz, korkusuz bir bakış. Onun dünyasında böyle bir şey yoktu. Herkesin gözü ya açgözlülükle ya da korkuyla parlar; ama Azra'nın gözlerinde başka bir şey görmüştü: safiyet.

Ateş, kısa bir an için kendinden nefret etti. "Benim gibi biri o kıza neden bakıyor?" diye düşündü. Onun dokunduğu herkes yanar, herkes kirlenirdi. Ama işte, kalbinin derinliklerinde istemediği bir kıvılcım doğmuştu.

---

O sırada, şehrin öbür ucunda Azra yatağında dönüp duruyordu. Ders kitapları masanın üzerinde açık kalmış, odanın loş ışığı duvara yansıyordu. Ama zihni kitapta değildi.

Gözlerinin önünde sürekli aynı sahne canlanıyordu: siyah arabadan inen o genç, kendisine yaklaşışı, "Artık dikkatimi çektin, Azra" deyişi…

Kalbinin neden böyle çarptığını kendine açıklayamıyordu. Tanımadığı, tehlikeli biri olduğunu hissettiği halde, içinde tuhaf bir çekim vardı. Aynı anda hem korkuyor hem de merak ediyordu.

Telefonu çaldı. Annesi arıyordu. Azra sesini toparlamaya çalışarak açtı:

"Anne, iyiyim merak etme. Üniversite çok güzel…"

Ama annesinin sesi arkadan yankılanırken Azra, kendi kendine fısıldadı:

"Benim başıma bir şey gelecek… Hem de çok büyük bir şey."

---

Gece ilerlerken, şehirde iki ayrı dünya uyanıktı:

Bir yanda Azra'nın saf, yeni başlangıçlarla dolu dünyası…

Diğer yanda Ateş'in kan, güç ve karanlıkla örülmüş dünyası.

Ve kader, bu iki dünyayı birbirine çarpıştırmak için adım adım yaklaşmaktaydı.

---

More Chapters