(Ateş'in Anlatımı)
Arabanın içinde oturuyordum. Motor kapalıydı, farlar sönüktü. Şehrin gece gürültüsü buraya uğramıyordu. Sadece rüzgârın taşıdığı kuru yaprak sesleri… ve onun adımlarını bekleyişim.
Azra.
Kütüphanenin kapısından çıkacağını biliyordum. Zamanını ezberlemek kolaydı; birkaç gündür gözlüyorum. Önce derslerle oyalanıyor, sonra kitaplara dalıp saatleri unutuyor. İşte yine öyle oldu. Geceyi kütüphanede harcadı.
Onu ilk gördüğümdeki o saflığı… gözlerimin önünden gitmiyor. O masumiyet, bu kirli şehirde nadir rastlanan bir şey. Ve ben? Onu kirletmemem gereken tek kişi gibi hissediyorum.
Kapıdan çıktığında başını kaldırdı. Saçlarını savuran rüzgâr bile ona dokunmaya çekinir gibiydi. Onu gördüğüm an, göğsümdeki taş biraz daha ağırlaştı. Çıkışın tam karşısında olmama rağmen fark etmedi. Ama… bir şey hissetti. O ürpertisini, uzaktan bile gördüm.
Bakışlarımı kaçırmadım. Onun gözleri karanlık camlarıma çarptığında, içimde tuhaf bir huzursuzluk oldu. Sanki beni görebilecekmiş gibi. Görmedi. Ama hissetti.
Adımlarını hızlandırdı. Çantasını düzeltti, başını önüne eğdi. Benim işim gölgelerdeydi. Varlığımı belli etmeden izlemekti. Ama bu defa, içimde başka bir istek kıpırdadı. Yaklaşıp konuşmak mı? Hayır. Henüz değil.
Onun bilmediği bir şey var: Bu şehirde tek başına yürümek zordur. Benim gibi adamların gecesiyle yüzleşmeden kimse masum kalamaz. Ama Azra… bu gece yalnız yürümek zorunda kaldı. Ve ben, gölgelerden onun yoluna eşlik ettim.
Arabanın kapısını açıp çıkmadım. Bunun yerine sessizce motoru çalıştırıp uzak köşeden yavaşça takip ettim. Farları açmadım. O, karanlığın içinde ürkekçe yürürken ben her köşede vardım.
Bir ara arkasına döndü. Kalbini hissettim sanki. Paniklemişti. "Biri var." diyordu gözleri. Haklıydı. Ama görmemeliydi.
Kendi kendime sordum: "Neden peşindesin, Ateş? Korumak için mi, yoksa sadece bilmediğin bir bağ yüzünden mi?"
Cevap bulamadım.
Azra apartmanına girdiğinde, kapının kapanışını uzaktan izledim. Karanlık cama yansıyan yüzüm sertti. Dudaklarımda hiç çıkmadığım bir cümle yankılandı:
"Senin karanlığında kaybolacak biri değilsin, Azra. Ama ben… belki senin ışığında yanacak bir gölgeyim."
Arabanın direksiyonuna yaslandım. İçimde ilk defa savaş başlamıştı: Onu gözetlemekle yetinebilir miyim? Yoksa bir gün… gölgeden çıkıp karşısına dikilecek miyim?