Cherreads

Chapter 10 - GÖLGENİN YANINDA

Hazal'ın Anlatımı

Düğünden sonraki ilk sabah… Ev sessizdi. Ama bu sessizlik bana huzur vermedi; aksine, boğazıma düğümlenmiş bir düğüm gibiydi. Artık "Boran Kara'nın karısı"ydım. Ve bu unvanın ağırlığı, henüz ilk günden omuzlarıma çökmüştü.

Boran'ın adamlarından biri kapıyı çaldı. Siyah takım elbisesiyle eğildi, gözlerini bile kaldırmadan fısıldadı:

"Hazır olun. Patron sizi dışarı çıkaracak."

O an kalbim hızlandı. Dışarı çıkmak… Özgürlük gibi görünse de aslında daha keskin zincirler demekti. Çünkü dışarıda artık ben Hazal değil, Boran Kara'nın karısıydım.

Üzerime sade ama zarif bir elbise giydim. Aynaya baktığımda, karşımda tanımadığım bir kız gördüm. Yüzümdeki makyaj, boynumdaki ince kolye… Bunların hepsi bana ait değildi. Hepsi, bu evliliğin bana yüklediği rollerdi.

Kapı açıldı. Boran oradaydı. Her zamanki gibi dimdik duruyordu. Gözleri, etrafındaki herkese meydan okuyan o karanlık bakışlarla doluydu. Bana baktığında ise… sertliğinin altında sakladığı bir yumuşaklık vardı. Ama ben ona inanmak istemedim.

Arabaya bindik. Konvoy halinde yola çıktık. Camdan dışarı baktım. İnsanlar bize bakıyordu. Bazılarının gözlerinde hayranlık, bazılarında korku, bazılarında ise nefret vardı. Hepsi aynı şeyi söylüyordu: "İşte mafya babasının gelini."

Kalbim sıkıştı. Ben bunu istememiştim… Ben sadece kendi hayatımı yaşamak istemiştim.

Restorana girdiğimizde herkes ayağa kalktı. Bütün bakışlar üzerimize çevrildi. Boran elini belime koydu. Aniden nefesim kesildi, çünkü bu dokunuş bana sahiplenildiğimi hatırlattı. Oysa o hareket, etrafa mesaj veriyordu:

"Hazal benim karım. Ona göz diken, bana göz dikmiş olur."

Masalara yaklaşırken fısıldaşmalar duydum.

"Ne kadar güzelmiş…"

"Yazık kıza…"

"Boran Kara'nın eşi olmak kolay değil."

Kelimeler içime hançer gibi saplandı. Başımı eğmek istedim ama Boran izin vermedi. Elini çeneme hafifçe dokundurup başımı kaldırdı, kulağıma eğildi:

"Dik dur. Sen benim yanımdasın."

Sesinde hem emir, hem de koruma vardı. İnsanların arasında ilerlerken omuzlarım istemeden dikleşti. Sanki onun gölgesinde bile olsa ayakta durmalıydım.

Ama gözüm bir anda bir masaya takıldı. İki yabancı adam bizi izliyordu. Gözlerinde düşmanca bir parıltı vardı. O an kalbim dondu. Onların bakışında tehdit vardı, ölüm vardı.

Boran da fark etti. Gözleri onlara kilitlendi. Bir anlık sessizlik oldu. Boran'ın dudaklarının kenarında sert bir gülümseme belirdi. Yanımda duruşu daha da güçlendi, sanki dünyaya meydan okuyordu.

O an anladım: Bu adamın yanında olmak demek, sadece onun eşi olmak değil… Onun bütün düşmanlarının hedefi haline gelmekti.

Ellerim titredi. İçimden sessizce fısıldadım:

Allah'ım, ben bu gölgenin altında nefes alabilecek miyim?

---

More Chapters