Cherreads

Chapter 7 - KAFESTE İLK GECE

Hazal'ın Anlatımı

Gürültü… Kalabalığın sesi kulaklarımda hâlâ uğulduyordu. Salondan çıktığımız anda herkesin yüzleri, bakışları, fısıldaşmaları zihnimde yankılanmaya devam etti. Bütün gözler üzerimizdeydi. Çünkü ben artık Boran Kara'nın karısıydım.

Bu kelimeleri zihnimde tekrar ettiğimde içimde bir sancı yükseldi. Karısı… Benim için bir masaldaki prenseslik değildi bu. Aksine, dikenli tellerle örülmüş bir kafesin içine hapsedilmekti.

Odamıza geçerken ellerim titriyordu. Elbisemin ince kumaşı, tenime yapışmış gibiydi. Birkaç kadın yanımdan geçerken bana sahte bir gülümseme attı. Ama gözlerinde acıma vardı. Hepsi biliyordu: Ben bu evliliği seçmemiştim.

Kapı kapandığında yalnızca ikimiz kalmıştık. Boran'ın ağır adımları sessizliği dolduruyordu. Benim kalbimse göğsümden çıkacak gibi çarpıyordu.

Arkasını dönüp ceketini çıkardı. Hareketleri öyle sakindi ki, sanki bu gece onun için sıradan bir geceden ibaretti. Ama benim için… hayatımın en keskin dönüm noktasıydı.

Bana baktı. Gözleri karanlıkla dolu, ama içinde bir şey daha vardı: kontrol. Sanki beni ürkütmemek için kendini tutuyordu.

"Çok yoruldun." dedi, sesi tok ve sertti.

Ben cevap vermedim. Dudaklarımı ısırdım, nefesim titredi. Benden bir kelime beklemiyordu zaten. Onunla konuşmaya cesaretim yoktu. Çünkü ne söylesem, ya öfkesini ya da soğuk duvarlarını tetikleyebilirdim.

Bir an sessizlik oldu. O sessizlikte kendi düşüncelerimle baş başa kaldım: Artık kaçış yok. Artık bu adamla aynı çatı altında, aynı odada yaşayacağım. Onun gölgesinde nefes alacağım. Yaşayıp yaşamayacağım bile onun kararına bağlı.

Adımlarını bana doğru attığında istemsizce geri çekildim. Gözlerim büyüdü. Yüzümdeki korkuyu saklayamadım.

Ama o, beklediğim gibi dokunmadı. Sadece önümde durdu. Elini uzattı. Parmağıyla çenemden tutup başımı kaldırdı.

"Benden korkma." dedi. Fısıltı kadar alçak bir sesle.

O an içimde bir fırtına koptu. Korkma mı? Nasıl korkmam? Senin adın kanla yazılmış, insanların gözünde bir cellatsın. Benim içinse… zincirlerimin sahibi.

Ama gözlerine baktığımda… bilmiyorum, başka bir şey gördüm. İçimdeki korkuyla savaşan küçük bir umut ışığı.

Başımı çevirdim, bakışlarımı ondan kaçırdım. O ise parmağını yavaşça çekti, bana mesafe bıraktı. Bu beklemediğim bir hareketti.

"Bu gece senden tek istediğim… dinlenmen." dedi.

Şaşkınlıkla ona baktım. Sesinde tehdit yoktu, baskı yoktu. Ama yine de inanamadım. Bu dünyada hiç kimse karşılıksız iyilik yapmazdı. Hele ki Boran Kara asla…

O yatağın kenarına oturup elini saçlarına götürdü, derin bir nefes aldı. Sanki kendi içindeki savaşını bastırmaya çalışıyordu. Ben onunla göz göze gelmemeye çalışırken o, bana fark ettirmeden beni izliyordu.

Ve ben içimden şu soruyu sordum:

Ben gerçekten bir kafeste miyim, yoksa bu adam beni zincirlerimden koruyacak tek kişi mi?

O gece uyumadım. Odanın bir köşesinde kendimi küçülttüm. Boran ise sessizce, bana dokunmadan, kendi tarafında kaldı. Ama biliyordum: Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Çünkü ben, Boran Kara'nın karısıydım. Ve bu unvan, hayatım boyunca taşıyacağım en ağır yük olacaktı.

---

More Chapters