Cherreads

Chapter 19 - BÖLGEDEKİ ANT

Boran'ın Anlatımı

Hazal'ın gözyaşları hâlâ gözlerimin önündeydi. Onun bana söylediği o cümle, kurşundan ağırdı:

"Bir gün bu kapıdan geri dönmeyeceksin, Boran. Ve o gün ben, seni nefretle mi yoksa aşkla mı anacağımı bilemeyeceğim."

Nefesim göğsümde sıkıştı. O an anladım ki, kurşun yaraları acıtır, ama sevdiğin kadının dudaklarından dökülen bu sözler… Onlar ruhunu parçalar.

Elimde hâlâ onun sıcaklığı vardı. Parmaklarım kan içindeydi, ama o parmaklar Hazal'ın ellerine değdiğinde ilk kez titredi. Benim gibi bir adam… Kanla yoğrulmuş, ihanetle büyümüş, intikamla beslenmiş bir adam, bir kadının tek bakışında bu kadar zayıf düşebilir miydi? Düşmüştü işte.

Başımı çevirdim, ona bakamadım. Çünkü gözlerinde gördüğüm şey, içimdeki canavarla savaşıyordu. Bana hem nefret ediyordu, hem de… evet, biliyordum, kalbinin derinliklerinde beni seviyordu.

Ama ben neydim ki? O sevgiye layık mıydım?

Yerdeki kan izlerine baktım. Düşmanlarımın, bana doğrulttuğu silahların, beni öldürmek için and içenlerin kanıydı bu. Onları öldürmüştüm. Çünkü hayatta kalmalıydım. Çünkü Hazal'ı korumalıydım.

Hazal'ın sesi kulaklarımda yankılandı: "Kaç kişinin canını aldın yine?"

İçimdeki karanlık, "Onları öldürmek zorundaydım" diye haykırırken; kalbim, "Beni sen öldürdün, Hazal" diyordu.

Bir an gözlerimi kapattım. İçimde yıllardır taşıdığım tüm karanlığı, tüm intikam yeminlerini düşündüm. Babamın bana öğrettiği tek şey, güçlü olmaktı. Güçlü ol, yoksa seni yok ederler. Ve ben güçlüydüm. Ama güçlü oldukça, daha çok kan dökülüyordu.

Oysa Hazal… O benim tek ışığımdı.

Ona dönüp bakmadım. Çünkü eğer bakarsam, bütün duvarlarım yıkılacaktı. İçimdeki canavarı dizginleyemeyecektim. Ama kendi kendime fısıldadım, belki o duymadı ama ben duydum:

"Yemin ediyorum Hazal… Ne pahasına olursa olsun seni koruyacağım. Bu dünya yanacaksa, önce ben yakarım. Ama senin saçının teline bile dokunamazlar."

Kan dolu ellerimi yumruk yaptım. Bedenim acıyla sarsılıyordu ama ruhum daha ağırdı. Çünkü ben biliyordum: Bu yolun sonu ya ölüm, ya ihanet, ya da sonsuz yalnızlıktı. Ama ben hepsini göze almıştım.

Hazal'ın yanında olduğum her saniye, kalbim savaş alanına dönüyordu. Onun bana uzattığı eller, beni kurtarabilir ya da daha derine çekebilirdi. Ama benim için artık fark etmiyordu.

Çünkü ben kararımı vermiştim.

Gölgedeki canavar, bugün bir ant içti.

Ve o ant, sadece Hazal'ın adıyla mühürlendi.

---

More Chapters