Cherreads

Chapter 4 - MÜHÜRLENMİŞ KADER

Her evin gecesi vardır. Sessizliğiyle insanın içine işleyen, duvarların bile nefesini tuttuğu geceler…

Bizim evin gecesi ise hiçbir zaman sessiz değildi. İçeriden silah sesleri gelmese bile, gölgelerin içinde yankılanan fısıltılar vardı. Ölümün adımları, kanın kokusu, ihaneti saklayan nefesler…

Ben bu seslerle büyüdüm.

O yüzden artık duyamıyordum.

Ama o gece, Hazal'ın sesini duyuyordum. İçimde çınlayan tek şey onun cümlesiydi: "Doktor olmama engel olmayacaksınız…"

Sanki zihnime kazınmıştı. O masada, gözlerimin içine dik dik bakan o kız, benim bütün geçmişimi unutturacak kadar güçlü bir iz bırakmıştı.

Babam sustuğunda anladım. Onun kabul etmediğini, aslında içten içe istemediğini biliyordum. Ama ben kabul etmiştim.

Çünkü bu evlilik, benim oyunuma hizmet ediyordu.

Evet, bu benim planımdı. Onu sadece korumak için değil, kendi hesaplarım için de istemiştim. Belki babama karşı bir hamleydi, belki de kendi bağımsızlığımı ilan etmekti.

Ama kendime ne kadar yalan söylesem de, derinlerde başka bir şey vardı: Hazal'ın gözleri.

Onun bakışında gördüğüm şey, bana çocukluğumda hiç sahip olamadığım bir şeyi hatırlattı: Saflık.

Benim dünyamda saflık ölümdür.

Saf olan kolayca kaybolur, yok edilir.

Ama Hazal, o masada bana meydan okuyarak saflığın da savaşabileceğini gösterdi.

Odaya girdiğimde babam oradaydı.

Sırtı bana dönüktü, ağır sigarasının dumanı havayı kesiyordu. Konuşmadan uzun süre ayakta kaldım. Sonra sert sesiyle sordu:

"Bu evliliği neden kabul ettin?"

Kelimeler ağzımdan döküldü, ama gerçekleri sakladım:

"İşimize yarayacak."

Aslında doğrusu şuydu: "Onu korumak istiyorum." Ama bu cümleyi babama söylemek, kendi zaafımı itiraf etmek olurdu. Ve ben asla zaaf göstermemeliydim.

Babam döndü, gözlerini gözlerime dikti. "O kız senin ayağına zincir olacak." dedi.

Belki haklıydı. Ama ben sessizce düşündüm: Ya o zincir, beni karanlığın içinde ayakta tutacak tek şeyse?

Hazal'ı düşündüm. O gece onun pencerede oturduğunu, sessizce ağladığını hayal ettim. Ağladığını biliyordum, çünkü o güçlü görünmeye çalışsa da, gözlerinin içinde gizlenen kırılganlığı görmüştüm.

Ve garip bir şekilde… içimde bir şey kıpırdadı.

Ona gidip "Korkma." demek istedim. Ama ben öyle biri değildim.

Benim dudaklarımdan çıkan her kelime ya bir emir olurdu ya da bir tehdit.

Teselli etmek bana yabancıydı.

Ama içimdeki ses susmuyordu: Onu kaybetme.

Belki de ilk defa… bir insanı kaybetmekten korkuyordum.

Kendi kendime söz verdim o gece:

Hazal benim karım olduğunda, ona zarar gelmeyecek. Babamın oyunlarından, düşmanların kurşunlarından, bu dünyanın kirinden onu saklayacağım.

Ve eğer gerekirse, kendi karanlığımı onun için daha da derinleştireceğim.

Çünkü ben Boran Kara'yım.

Gölgenin oğluyum.

Ama Hazal… belki de benim tek ışığım olacak.

---

More Chapters