(DİKKAT! YAŞÇA KÜÇÜK OKURLARA TAVSİYE EDİLMİCEK OLAYLAR OLUCAKTİR. EGER SA! TRAVMANİZ VARSA OKUMANİZ TERCİH EDİLMEZ!)
Yer: Yok edilmiş depo binası – Saat 23:26
Kamui'nin yeteneği sessizce ama acımasızca çalışıyordu. Metal tozları havada dönmeyi kesmişti, ama bir başka şey hareket halindeydi: zihinler.
Dazai dizlerinin üzerine çökmüş, alnı yere değecek kadar eğilmişti. Teni soluk, gözleri açık ama bomboştu. Chuuya onun yanına yaklaşmaya çalıştı ama her adımı Dazai'nin bedeninde daha büyük bir titremeyle karşılık buldu.
> "Dazai?"
Sesini hafif çıkardı, sanki yüksek konuşursa onu daha da kıracakmış gibi.
"Beni duyuyorsan, saçmalamayı kes ve ayağa kalk."
Ama Dazai kıpırdamıyordu. Gözleri bir noktaya sabitlenmişti—ama o nokta burası değildi.
---
❝ Dazai'nin Zihninde – Geçmişin İçinde ❞
Kapalı bir odanın içindeydi. Masa lambası loş, hava ağırdı. Odanın ortasında genç bir çocuk oturuyordu. Omuzları düşmüş, bakışları yere sabitlenmişti. Sessizdi ama içi çığlık çığlıyaydı.
> "Sen çok özelsin, Dazai. Bunu yapmamızın tek nedeni bu."
Sözler kulaklarında yankılanırken, Dazai'nin boğazı düğümlendi. Bu cümleyi yıllar önce duymuştu. Defalarca.
Ama onu asla sesli söylememişti. Kimseye.
Bir gölge ona doğru yaklaşıyordu. Doktor önlüğü, gözlükler... yüzü silik ama anlamı keskin: Mori Ougai.
> "Senin sadakatin… bana ait."
Dazai ayağa kalkmak istedi. Koşmak. Kaçmak. Ama ayakları zemine çivilenmişti. Kalbi öyle hızlı atıyordu ki, göğsünü paramparça edecek sandı.
---
🔙 Şimdi – Depo içi
> "Dazai… ne yapıyorsun?!"
Chuuya dizlerinin üzerine çöküp onu tutmak istedi ama Dazai'nin vücudu bir anda irkildi, sertçe geri çekildi. Gözlerinde dehşet vardı. Ve o an, Chuuya onun gözlerinde bir şey fark etti.
Korku değil sadece.
İğrenme. Kendinden.
> "Sakın bana dokunma…!"
Dazai'nin sesi boğuktu. Sanki başka biri konuşuyordu onunla.
Chuuya geri çekilmedi. Bu korkuyu tanımıyordu. Ama bu... bir düşmandan duyduğu korkuya benzemiyordu. Bu, daha derin, daha kişisel bir yara iziydi.
> "Osamu… bu sen değilsin. Bu senin geçmişin. Ama ben buradayım. Şu an. Yanındayım."
"Kimse sana dokunmayacak. Bitti."
Dazai'nin dudakları titredi. Gözleri yavaşça Chuuya'ya odaklandı. Ve ilk kez... yıkıldı.
> "O beni parçaladı, Chuuya…"
Sözleri fısıltıdan ibaretti ama içindeki acı, çığlık gibiydi.
> "Yıllarca sustum. Çünkü onun sevgi sandığım şeyin... sadece tahakküm olduğunu çok geç anladım."
"Ve ben... kendimi affedemedim."
---
💔 Chuuya'nın Tepkisi
Chuuya'nın kalbi sıkıştı. O an Dazai'nin gerçek nedenini anladı. Gidişinin, kırılmış bakışlarının, dokunulmaya verdiği tepkilerin kökenini... O an, öfkesinin yerini bir başka şey aldı.
> "Senin suçun değildi."
Dazai başını yere eğdi. Chuuya usulca yanına yaklaştı, elini onun omzuna koymadan önce bir an duraksadı.
Ama Dazai bu sefer geri çekilmedi.
> "Ben... ne kadar kirli olduğumu bildiğinde, benimle kalmak istemeyeceğini düşündüm."
"Ama ben senin için kirli değilim, değil mi, Chuuya?"
Chuuya gözlerini kısmıştı. Boğazı düğümlendi ama sesini yükseltmeden konuştu.
> "Sen kirli değilsin. Sen... hayattasın."