Riku ve ben yıllardır arkadaştık okul hayatımız beraber geçmişti beraber büyü öğrenmiştik gerçi o büyüyle değil genelde bombalarla ve kılıçla ilgileniyordu. Birgün keşif yapma kararı almıştık bunun hayatımızı nasıl etkilicegini bilmiyorduk.
O sıradada tam keşfe başlamadan önce bir kasabadaydık bu kasaba genelde ziyaretçi kabul etmiyordu, bizde birkaç gün burda kaldık neden başka yerde kalmadığımızı düşünürsek yolumuz burayla keşişmişti.
Bazı manav tarzı yerlerden elma tarzı meyveli şeyler almıştım, onlarda bunu hırsızlık diye adımıza lekelemişti tabiki arkadaşım Riku çok sinirlenmişti ama yinede yabancı olduğumuz için birşey dememiştik. Kim parasını verdiği şey yüzünden suçlanır ki? ve keşif başlama günü geldi çattı derken tam yola çıkıcaz bir anda bir dayı önümüzü kesti, bizi hırsızlıkla suçluyordu gerçi biz birşey yapmamıştık.
bir anda büyüyle bize saldırdı.
Ben kenara doğru kaçıp karşılık vermedim ama Riku yani yakın arkadaşım karşılık vermeyi seçti.
Riku: Niye bize saldırıyorsun?!
???: Bu kasabada bütün değerli eşyaları çalmışsınız hemde tehdit ederek.
Riku: Öyle birşey neden yapalım ahmak bunak?
???: sana mı inaniyim yoksa kasaba sakinlerine mi?
Demişti belkide haklıydı hayır bizi suçladığı için değil sadece bizi inanma konusunda bize inanmaması normaldi yani.
O yaşlı bunak bize saldırmaya devam etti, sonunda karşılık vermeden umursamayıp yolumuza bakmaya karar verdik.
???: Hey nereye gidiyorsunuz?
Kagami: Yapmadığımız birşey yüzünden hesap vermek zorunda değiliz.
Riku başını sallayarak dediğimi onayladı.
Kagami: Hem bu söylentileri kim yaydı ki?
???: Kasabanın muhtarı.
Riku: Cidden kasabanın muhtarına inanıp bize sormadan mı saldırıyorsun?
???: Ne biliyim muhtar diye inandık bide sizden zaten şikayetçiler.
Kagami: Bizden şikayetçi olmaları bizi suçlu yapmaz.
Yaşlı bunağa yanımda olan eşyalarımızı gösterdim ve o zaman bana inanmıştı gerçekten burda kendimizi inandırmak için herşeyimizi göstermemiz mi gerekiyordu?
???: Çocuklar kusura bakmayın valla benimde kafa iyi değil cidden.
Riku: Sorun değil dayıcım.
???: Bir çayımdan için isterseniz.
Kagami: Gerçekten geç oluyor bizim daha çok yolumuz var ama sözüm olsun sonradan uğrayacağız.
???: Nereye gidiyorsunuz ki?
Kagami: Biz gezginiz.
Bunu söylüyorum ama daha 1. günümüz olmasıda bir komik geliyor.
Kagami: Tabi daha başlamadık...
Yaşlı bunak bunu duyunca gülmeye başladı, bizde sessizce ona baktık.
???: Yinede istediğiniz zaman uğrarsınız çocuklar, size saldırdığım için tekrar kusura bakmayın.
2 mizde sorun değil dedikten yaşlı bunakla vedalaştık, artık tamamen maceraya hazırdık.
Kagami: Hazır mısın? önümüzde uzun bir yol var.
Riku soğuk bir sesle "evet hazırım" diye cevap verdi ve ben haritayı açıp gidiceğimiz yere baktım, gezginler ne yapar bilmiyordum herhalde haritaya bakar yollarını ararlardı ve bende öyle yaptım.
Azıcık coğrafya bilgim vardı ve hangi bölgede ne olduğunu biliyordum
Kagami: Aetherlyn kasabasına gidicez.
Riku: Orası neresi la.
Kagami: Hmm... herkesi kendisine tapan bir adam düşün.
Riku: Nasıl yani herkes bir insana mı tapıyor?
Kagami: Bildiğim kadarıyla adam kendi adını kitaplara yazmış din kitaplarına ve herkese bunu okuması için veriyor herkeste ona tapıyor zamanla garip demi?
Riku: Ne kadar saçma.
Kagami: Biliyorum...
Uzun süre düşündükten sonra bir fikir aklıma geldi
Kagami: Haddimiz mi bilmiyorum ama orasını düzeltmeye çalışabiliriz bence hem boşa gitmiş olmayız ne dersin?
Riku: Denemekten zarar çıkmaz, kendini ilah etmiş insanlara karşı ne kadar kibirliyim biliyorsun.
Kagami: Bilmez olur muyum?
Bu sıradada haritayı işaretliyip gidiceğimiz yere doğru yürüyoruz, baya sürücek gibi arada sırada birbirimiz ile konuşuyoruz sohbet edip gülüyoruz.
Ve akşam oluyor yola çıkmadan önce geç oluyor demiştim etraf zifiri karanlıkta yürüyoruz dışarıdan korkunç sesler geliyordu sanki dünya normalden daha fazla sesliydi.
Bir anda bir hırlama duyduk, bir köpek hayır kurt hırlamasıydı.
Kagami: Riku bu sesi sende duyuyor musun?
Riku: Ne yazık ki evet.
Kagami: Götümüzü ısırıcaklar...
Riku: Bu kadar ürkek olma.
Kagami: ne demek o akşam akşam keşife mi çıkılır?
Riku: Sen dedin bu saate çıkalım diye.
Kagami: Doğru! salaklık etmişim.
Biz bunları konuşurken birden arkamızdan bir anda kurt belirdi, bize hırlıyor.
Kagami: Arkamdaki bir kurt değil mi?
Riku: Sakın arkana bakma yavaş yavaş kaçalım...
Biz yavaş yavaş yürürken birden koşmaya yiyicekmiş gibi sesler çıkarmaya başladı.
Kagami: Bence yavaş yavaş yürüme işe yaramıyor biz kaçalım.
Birden bağırıp kaçmaya başladım, Riku bekle desede dinlemedim tabi kurt Riku umursamayıp korkuya ve sese geldi kovalamaya başladı beni.
Kagami: Aaaaaaaaa!
Riku arkadan koşarak geliyordu geldiği anda kurt'un beni ısırdığını gördü, yerde yatmiş sadece büyü ile kuduzu ve acıyı iyileştiriyordum, kurt'ada envanterimden bir yemek vermiştim ne yer bilmiyorum ama stolklu yemeğim çöp olmuştu.
Riku: Birileri köpekle anlaşmış herhalde.
Kagami: Çok komik gel bide sen konuş onla.
Riku: Kalsın.
Kagami: Off keşife başladığımız gün yaşadıklarımıza bak dayı saldırısı kurt daha ne var?
Riku: Bunlara mızmızlanıyorsak biz yandık.
Riku beni ayağa kaldırdı, ne kadar büyüyle iyileştirsemde hala ayağım yaralı gibi hissiyatı vardı ve doğru düzgün yürüyemiyordum.
Kagami: Harita nerde?
Riku: Sen düşünce oda orda kaldı
Kagami: Ciddi misin?
Ben ve Riku koşarak haritayı aramaya gittik, uzun aramanın sonunda bulduk ama bulana kadar gece 2 3 arası olmuştu bile biz çok yorgunduk.
Kagami: Ben bayilicak haldeyim Riku!
Riku: Bende!
Kagami: Şuraya falan yatsak ağacın kenarına
Riku: Orası kirli değil mi?
Kagami: Kirli olması umrumda değil, çamurlu yerdede yatarım.
Riku: İğrençsin
Kagami: Biliyorum...
Rikuyu bir şekilde ikna etmiştim nasıl olduysa gerçi o kirli tarafa yatmadı ama olsun... Birkaç dakika sonra kendimizi ağacın dibine bıraktık, sadece yıldızları izliyorduk yıldızları izlerken Riku uyuya kaldı, bende sakince yanına yaslandım ve gözlerimi kapatıp hayal kurup yattım.
