Hazal'ın Anlatımı
Boran'ın arkasını dönüp ağır adımlarla uzaklaşışını izlerken, içimde bir şeyler paramparça oldu. Sanki kalbim, bedenimden sökülüp yere düşmüş de ayaklarının altında eziliyordu.
Konuşmak istedim. Dudaklarım kıpırdadı, ama sesim boğazımda düğümlendi. "Dur" diyemedim, "gitme" diyemedim. Çünkü o bakışı, o kırgınlığı gördüğüm an anladım ki, kelimeler artık hiçbir anlam taşımıyordu.
Gözlerimi kapattığımda hâlâ o anı görüyordum: Eski sevgilim kolumdan tutmuş, beni korumaya çalışıyordu. Oysa ben istememiştim, ben ona sığınmamıştım. Ama Boran'ın gözlerinde gördüğüm şey, gerçeğin değil, sadece ihanetin yankısıydı.
Kalbim haykırıyordu: "Ben sana ihanet etmedim, Boran! Benim nefesim bile senin!"
Ama gururum, acıyla susturuyordu: "Sen söyleyemedin. Sen açıklayamadın. Ve o, gözlerindeki şüpheyi kalbine mühürledi."
O an bir şey daha anladım. Boran'ın sessizliği, bağırışlarından daha çok yaralıyordu beni. Onun öfkesiyle baş edebilirdim, ama kırgınlığı… İşte o, nefesimi boğazımda kesiyordu.
Bir köşeye yaslandım, ellerim titriyordu. Parmaklarım hâlâ onun sıcaklığını arıyordu. Kalbim deli gibi çarpıyordu, sanki her an göğsümden fırlayıp onun peşinden gitmek ister gibiydi. Ama adımlarım çivilenmişti.
"Ya beni artık hiç dinlemezse?" diye fısıldadı içimdeki korku.
"Ya kalbini benden sonsuza dek kapatırsa?"
O an içimde bir boşluk açıldı. Sessiz, ama derin bir çığlık gibi… Nefes alıyordum ama yaşamıyordum. Çünkü Boran'sız atacak her kalp atışım, bana sadece onun yokluğunu hatırlatacaktı.
Gözyaşlarım yanaklarımdan süzüldü. Kendime kızıyordum, eski sevgilime kızıyordum, ama en çok da Boran'a. Çünkü beni en iyi onun anlaması gerekirdi. Beni en iyi onun görmesi gerekirdi. Ama o, gözlerini benden çevirmişti.
Ve ben ilk kez bu kadar çok korktum. Boran'ı kaybetmekten değil, Boran'ın bana olan sevgisini kaybetmekten. Çünkü onun sevgisi olmadan, ben sadece nefes alan bir bedenden ibarettim.
O gece kendi kendime bir söz verdim:
Ne olursa olsun, ne kadar kan dökülürse dökülsün… kalbimi anlatacaktım ona.
Çünkü Boran'ın bilmesi gerekiyordu: Benim tek günahım, onu çok sevmekti.
---