Bölüm 4
Iggy endişeyle arabayı sürüyordu. Ara sıra aynanın yansımasından Maeve'e bakıyordu. Maeve ağır ağır nefes alıyor ve sürekli titriyordu. Kurumuş göz yaşlarını gördükçe Iggy delirmek üzereydi. Direksiyonu sıkarak konuştu.
- Benimle oynuyorlar resmen alçak herifler.
Sonra düşündü. Neden Scarlett'i arıyorlardı. Daniel kimdi ve kime çalışıyordu. Iggy'nin adını duyunca neden imalı bakışlar attı. Iggy bir anlığına kendini kaybetti. Aklına gelen düşünce onu geriyordu. Iggy'nin düşünce bulutunu Maeve'nin sesi dağıttı.
- A.. anlatmayacağım.. aaah..
Sesi boğuk çıkıyordu ve nefes almakta zorlanıyordu. Iggy hemen ona baktı ve söyledi.
- Dayan Maeve! Seni kurtaracağım, sadece dayan..
Iggy gerçekten telaşlıydı. Sonunda gideceği yere ulaştı. Aceleyle arabadan indi ve Maeve'i kucağına alarak bulundukları yerdeki evin kapısına doğru koştu. Iggy daha kapıya vurmadan çekik gözlü bir adam kapıyı açtı ve Iggy içeriye girdi. Adam endişeyle Iggy'e baktı.
- Scar! Neler oluyor?
Iggy oldukça endişeli bir sesle neredeyse ağlayacakmış gibi konuştu.
- Ryosuke! Lütfen, lütfen onu iyileştir! Yalvarırım!
Iggy'nin yüzündeki çaresizliği gören Ryosuke neler olduğunu anlamadı. Ama Maeve'i onun kucağından alarak tıp odasına götürdü. Maeve'i yatağa yatırdı ve önce üstünü çıkardı. Sonra müdaheleye geçti. O sırada Iggy oturma odasına koltukta kafasını ellerinin arasına almış şekilde oturuyordu. Yıllarca yanında olup onu destekleyen tek kişiyi, çocukluk arkadaşını kaybetmeyi kesinlikle istemiyordu. 2 saat 43 dakika boyunca hiç hareket etmeden öylece oturdu. Ryosuke odadan çıktı ve Iggy'nin yanına geldi. Iggy yavaşça kafasını kaldırıp ona baktı. Ryosuke onun yanına oturdu.
- Merak etme, arkadaşın iyi.
Iggy sanki dünyalar onun olmuş gibi rahatça nefes aldı.
- Çok teşekkür ederim Ryosuke. Sana olan borcum çoğalıyor.
- Bana daha sonra teşekkür edersin Scar. Arkadaşın iyi ama durumu hâlâ ağır.
- Ne demek ağır?
- Aldığı hasarlardan dolayı felç kalma ihtimali var.
Iggy duyduklarına inanamadı.
- Ne demek felç kalma ihtimali?!
- Sakin ol Scar. Felç kalma ihtimalinin sebebi sadece hasar değil. Onu zehirlemişler.
Iggy dehşete kapıldı.
- Ne yaptılar dedin?
- Muhtemelen gece gölgesi bitkisi ile zehirlenmiş. O bitki kan damarlarını tıkayarak kişinin felç kalmasına neden olur. Ama ne kadar aldığına bağlı olarak geçici de olabilir. Şimdilik net bir şey söyleyemiyorum, bunun için arkadaşının uyanması gerek.
Ryosuke Iggy'nin gözlerine baktığı an ürperdi. Gözlerinde intikamın dehşetli yangınlarını görebiliyordu. Anlattığı şeyler onun öfkesini körüklemekten başka bir şeye yaramamıştı.
- Scar sen ne-
Iggy keskin bir şekilde ayağa kalktı ve dışarı çıktı. Ryosuke arkasından baka kaldı. Onu tanıyordu. Ve onu o bakışlarına rağmen karşısını alamayacağını biliyordu.
- Bol şans, scar..
Iggy arabasına bindi ve evine doğru yola çıktı. Evine yaklaşık 10 metre kala aniden bir araba önüne çıktı. Neredeyse kaza yapacaktı.
- Lanet olsun, önüne baksana!
Arabadan inen kişiyi görünce Iggy şaşırdı. Arabadan indi ve Sam'in karşısında durdu.
- Sen hep yoluma çıkacak mısın böyle?
- Oh bayan Iggy! Sizi tekrar gördüğüme sevindim ama sanırım mekan yanlış.
Iggy boş bakışlarla ona baktı daha sonra arabaya.
- Hasarın bedelini nasıl ödemeyi planlıyorsun?
Sam şaşırdı
- Ha? Haaa, ah özür dilerim haha.
Iggy kaşını kaldırdı.
- Neden bu kadar neşelisin? Arabama hasar verdin ve ödeyeceğin meblağ büyük. Bunda komik olan ne?
- Ah, sorun para değil. Sizinle yeniden karşılaşmış olmam.
- Yani benimle karşılaşman bir sorun mu.
Sam gerilmesine rağmen gülümsemeye devam etti.
- İzin verin sizi kahve içmeye davet edeyim. O sırada arabanıza verdiğim hasarın ücretini de ödemiş olurum.
- Kahveyle mi ödeyeceksin. (Sırıttı)
- Hayır, adamlarım halleder.
Iggy'nin gülümsemesi kayboldu.
- ("adamlarım?")
- Ee? Benimle kahve içmeye gelir misiniz?
- Neden olmasın.
Sam rahatlayarak iç çekti ve Iggy'i kahve içmek için bir mekana götürdü. Mekan lüks ve ferahtı. Iggy ilgisizce içeriye göz gezdirdi.
- Güzel mekan.
- Evet, her sabah buraya uğrarım.
Iggy adama daha da şübheyle baktı. Burası doğruca Iggy'nin kaldığı binanın karşısında duruyor.
Bir masaya geçtiler. Iggy rahat bir şekilde oturdu. Sam menüye baktı.
- Hangisinden içmek istersin?
- Alkollü içki var mı burada? Yoksa sadece kahve ve tatlı mı.
- E elbette var, ama neden gündüz vakti içki içiyors-
- Tamam o zaman menüye bakayım.
Sam öksürür. Iggy menüye bakınca şaşırır.
- Vaaaay!
- Noldu?
- Burada absent satıldığını bilmiyordum.
- Hm?
- %85 ile en yüksek alkol oranına sahip yeşil peri.
Sam endişeyle ona bakar.
- Hey, %85 çok değil mi?
- Her sabah coruba rom içen birisi için %85 alkol su gibi gelir. Benim için endişelenme.
- Uyuşturucu bağımlısı mısın yoksa?
- Ha? Bunu da nereden çıkardın.
- Absent içeriğinde uyuşturucu barındıran bir içki türüdür. Zararlı ve de uyuşturuculu.
- Hayatım boyunca hiç absent içme şansım olmadı çünkü-
Iggy o an kendine geldi. Sam duraksadı.
- Ne oldu?
- Burası neresi.
Iggy'nin ani ruh hali değişikliği ve ölümcül bakışları Sam'i germişti.
- Bir... restoran?.
- Sıradan bir restoran mı?
- Neden soruyorsun?
- Absent çoğu ülkede satışı yasaklanmış bir içki, nasıl oluyor da sıradan bir restoranda açık bir şekilde satılıyor?
Sam'in bakışları değişti. Eskisinin aksine bakışlarında pozitiflik yoktu, boştu. Iggy ayağa kalktı.
- Kimsin sen.
Sam de ayağa kalktı ve tehditkar bir şekilde Iggy'e baktı.
- Samuel Diego.
Iggy silahını almak amacıyla elini arka cibine götürdü ama Samuel onu durdurdu.
- Hayır, burada olmaz.
Kafasıyla arka masalarda oturan sivilleri işaret etti. Iggy dışarı çıktı, Samuel de arkasından. Iggy kollarını kavuşturmuş ona bakıyordu.
- Şimdi söyle bakalım. Kimsin sen?
Samuel gergin bir şekilde kravatını düzeltti. Daha ağzını açamadan Iggy tekrar konuştu.
- Adını biliyorum, kim olduğundan bahset.
Samuel soğuk bir şekilde konuştu.
- Ne demek istediğini anlamıyorum.
Iggy sıkılmış bir şekilde iç çekti.
- Tamam o zaman sırayla sorayım. Sen kimsin? Kime çalışıyorsun? Neden sürekli "tesadüfen" karşıma çıkıyorsun?
Her soru sorduğunda ona doğru bir adım atarak köşeye sıkıştırdı. Samuel gerildiğini belli etmeden konuştu.
- Ben Samuel Diego, sıradan bir muhasebeciyim ve kimseye çalışmıyorum. Sürekli karşınıza çıkıyorum çünkü karşı mahallenizde bulunan apartmanda oturuyorum ve yolumuz kesişiyor.
Iggy kaşını kaldırarak ona baktı. İnanmadığı belliydi. Samuel iç çekti.
- Tam olarak ne gibi cevaplar bekliyordun? Birisi tarafından seni izlemek için gönderilen bir ajan olduğumu falan mı?
- Evet bu daha inandırıcı bir açıklama olurdu.
Samuel flörtöz bir şekilde sırıttı. Iggy'nin ona yaptığı gibi onu duvara sıkıştırdı.
- Macera arayışındasın sanırım. İstersen özel ajanın olurum benim için sorun yok.
Bunu söylerken gözlerini ayırmadan Iggy'e bakıyordu. Iggy böyle bir şey beklemediği için sadece baka kaldı.
- Neden sustun? Az önce çenen durmuyordu.
Iggy adamı sert bir şekilde itti.
- Ne cüretl-
Sözünü bitirmeden adam onun kolundan tutup kendine çekti.
- Biraz daha nazik olamaz mısın bayan Iggy?
Iggy tek hamleyle adamın ellerini arkasında birleştirerek sıkıştırdı.
- Böyle nasıl? Yoksa biraz daha mı nazik olmam gerek.
Adam yüzündeki sırıtışı gizlemedi.
- Eğlence anlayışınız tuhaf bayan Iggy.
Iggy adamı bıraktı ve bıkkın bir şekilde ona baktı.
- Seninle uğraşamam.
Arkasını döndü ve ellerini cebine salarak gitti.
Samuel arkasından bağırdı.
- Yine görüşmek üzere.
Bunu söyledikten sonra yüzündeki gülümseme aniden gitti ve yerini soğuk ciddi bir ifade aldı. Arabasına bindi ve telefonundan birine mesaj yolladı.
Iggy ara sokağa girdikten sonra Elle'i aradı. Elle anında cevap verdi.
- Iggy?
- Elle, birini daha araştırır mısın?
~Bölüm sonu~
