Günah ve Sira…
Bu iki kıta birbirinden çok farklıydı.
Doğuda bulunan Sira kıtasının güneyinde büyük Barabar kabileleri hüküm sürüyordu. Kuzeyde ise, oldukça az gelişmiş bir krallık hayatta kalma mücadelesi veriyordu.
Batıdaki Sin kıtası ise Sira'ya kıyasla çok daha gelişmişti. Kıtanın büyük bir kısmına hakim bir imparatorluk ve ona karşı koyabilecek birçok krallıktan oluşuyordu.
Fakat kırk yıl önce Günah Kıtası'nın başına büyük bir felaket geldi.
ŞEYTANLAR.
Bu yaratıkların nereden geldiği bilinmiyordu ve her iblis diğerlerinden tamamen farklı özelliklere sahipti.
Bazı iblisler bir insanın boyunun ancak yarısına ulaşırken, bazıları ise bir insanın üç-dört katı büyüklüğündeydi.
İlk hedefleri Günah Kıtası'ydı ve insanlık tamamen eziliyordu.
Bunun nedenlerinden biri İmparator Beyras'ın o dönemde aldığı kötü kararlar ve kötü yönetimdi ama en önemlisi iblislerin fiziksel olarak insanlardan çok üstün olmasıydı.
Krallıklar çökmeye başladı ve İmparatorluk çöküşün eşiğine geldi. İblisler, Sira Kıtası'na küçük birlikler bile göndermeye başladı. Tam da dünya yok olmaya yüz tutmuşken, insanlar büyük bir keşifte bulundu.
Umutsuz koşullar büyük bir gücün, büyünün ortaya çıkmasına neden oldu .
Büyünün keşfiyle büyücüler ortaya çıktı. Şövalyeler bedenlerini güçlendiren büyüler öğrendiler. Büyük liderler ortaya çıktı ve bunların arasında Zorda da vardı .
Zorda'nın büyük başarıları sayesinde iblisler yenildi. Bu acımasız İblis Savaşı dokuz yıl sürdü. Sonra, garip bir şekilde, iblisler tamamen ortadan kayboldu ve bir daha asla görülmediler.
İblislerin ortadan kaybolmasının ardından Zorda, savaşta yaşanan ağır kayıplardan İmparatorluğu sorumlu tutarak ona savaş ilan etti.
İki yıl süren çatışmanın ardından Zorda, İmparatorluğu devirerek Günah Kıtası'ndaki tüm kaleleri fetheden ilk kişi oldu. "Fatih" unvanını kazandı .
Dört yıl boyunca tüm kıtayı yönettikten sonra, artık elli yaşında olan Zorda tüm işlerden elini eteğini çekti. Kendine bir kale inşa ettirdi ve kalan bölgeleri en güçlü dört aile arasında paylaştırdı.
Bugün Zorda'nın bu bölgeleri dört aileye emanet etmesinin üzerinden yirmi beş yıl geçti.
Güney İmparatorluğu olarak da bilinen Sahradin İmparatorluğu , Sahradin ailesi tarafından yönetilmektedir.
İmparatorluğun en kuzey noktası olan Sıcak Kale bölgesi, kara yoluyla seyahat için bir geçit görevi görüyor.
Sıcak Kale'den geçmeden Güney İmparatorluğu'na karadan ulaşmak mümkün değildir.
Sıcak Kale'ye bir yabancı geldi. Bölge kapısındaki bir muhafız onu fark edip seslendi.
Muhafız: Hey sen! Bir dakika dur!
Yabancı durdu. Pelerininin başlığı yüzünün büyük bir kısmını gizlese de, muhafızın umurunda değildi.
Muhafız: Nereden geliyorsunuz?
Gardiyanın bu soruyu sormasına rağmen ses tonu kayıtsız ve yorgundu.
Yabancı: Tüccar Şehri, Zahuna.
Sert ve net bir şekilde cevap verdi.
Muhafız: Demek Altın İmparatorluğun komşu bölgesinden geliyorsunuz... Hoş geldiniz.
Muhafız bir parça kağıt ve bir kalem çıkardı.
Muhafız: Buraya adınızı ve bölgeye giriş nedeninizi yazın.
Yabancı kağıda bir şeyler yazıp ona uzattı. Gardiyan okumaya bile zahmet etmedi; anlaşılabilir bir durumdu, çünkü Günah Kıtası'nda on sekiz yıldır hiç savaş yaşanmamıştı.
Muhafız: Tamam, içeri girin. Güney İmparatorluğu'na ve sınır bölgesi Sıcak Kale'ye hoş geldiniz.