Cherreads

Chapter 4 - Gün 4: Patron

"Sizi bir yerlerden tanıyor gibiyim ama hiç zannetmiyorum açıkçası, böylesine sefil iki adamı nerden tanıyor olabilirim ki?"

Lieben de, Mike da adamın karşısında şaşkınlıktan sözlerini dahi anlayamayacak duruma gelmişti, Mike kendi kendine o anda aceleyle düşündü;

(Lieben'in kaçması için bir açıklık yaratsam dahi şu durumdayken beni geçip ona ulaşması hislerime göre 2 saniyesini almaz, belki bu durumda olmasam karşı koyabilirim ama şu an itibariyle imkansız)

Mike'ın düşünceleri tamamıyla doğruydu çünkü; bu duruma düşmeden önce yaptığı anlaşma, ona zarar vermekle görevli kişiyle yapılmıştı, kısacası anlaşmada:

Eğer Mike kaybederse rakibinin ona zarar verebilmesi için fiziksel kapasitesi gün boyunca onunki ile eşit seviyede olacaktı

Mike'nin onu yakalayan adamı etkisiz hale getirebilmesinin tek sebebi açıkça dikkatininn dağınık olmasıydı aksi takdirde anlaşmanın etkileri yüzünden fiziksel özelliklerinin rakibi ile olan eşitliği buna engel olacaktı

(Adamın bu herife Patron demesi açıkça daha farklı bir seviyede olduğunun kanıtı, anlaşmanın etkisi yüzünden o adamla aynı kapasitede olduğum sürece tahminimce kaçma veya abartı olacak ama onu yenme şansımız 0 )

Mike'nin düşünmeye harcadığı her saniye yüz ifadesindeki değişimlere bakılırsa "Patron"u dahada sinirlendiriyor gibi duruyordu

-Kardeş, Abi, Reis bak daha yeni geldin şimdi senin açından bakınca adamını falan dövdük, av durumundayız, çok arkadaş canlısı falanda durmuyoruz ama bu baya baya yanlış anlaşılma yani bizim böyle bir amacımız yoktu kendisi çok hırçın çıktı daha tanışamadık ismini alamadık bile yani, en azından senle bi konuşalım ismini alalım anlaşalım sen kimsindir, biz kimiz falan öğrenelim tanışalım

"Çok uzattın daha demin hayatımdan 30 değerli saniyemi çaldın, hakkındaki ilk görüşüm kısaca zaman kaybı"

(Ebenin amı ama yani, kaliteli olma çabasıda bir yere kadar bundan sonrası piçlik oluyor)

-Tamamdır o zaman kısa keseyim abim benim adım Lieben, seninki nedir?

"Ben; Boss ( Patron )"

(O nasıl isim amınakoyayım be adam, rütbeni merak etsem onu sorardım heralde)

-Patron derken? Ben daha çok ne olduğunuz değilde...isminizi sormuştum?

"Boss işte herzaman bir ada, isme ihtiyaç varmıdır?"

-Yokmudur?

"İsimler kişiyi belirtir, benliğini, insan kitapsa adı da kapağıdır benimkide Boss beni betimleyen şey doğduğum ve olduğum şey, bundan iyisi beni tanımlayamaz diye düşünüyorum"

(Taşak geçmeme çok çok- çooook azıcık kalmıştı ama açıkçası adam iyi bir noktaya değindi)

-Yani tabiki öyle denilebilir ama daha çok lakap veya başkaları tarafından verilen isimler insanı tanımlar gibi değilmi sencede

"Kendimi yanlış izah ettim galiba, konuşmaya sık sık ihtiyaç duymam bu sebeple iletişimim pek iyi değil açık sözlü olmak gerekirse, senin dediğin doğru benim demeye çalıştığım; kendime bir isim yakıştırmadım ve yakıştırmıyorum tek yaptığım bir amaca ve oluşa uymak oda bu işte "Patronluk" doğumumdan beri bu hayatı yaşıyorum böylede devam ettim, etrafımdakiler, emrimdekiler ve altımdakiler bana ne kadar böyle seslendilerse (Boss) artık kendimi sadece bu oluşa bağladım"

O sırada bütün bu konuşmaya tanıklık eden Mike açıkça şaşkınlık içinde izleyip odaklanmaktan başka birşey yapamadı ve düşündü;

("Artık bu konuşmanın bir plan olduğunu bile sanmıyorum sadece birbirlerini tanıyıp konuşuyorlar")

Mike şaşkınlığını tam üstünden atmak üzereyken hemen yeni birşey gözüne çarptı Boss'un alnında bir kesik izi?

+(Elini kaldırarak*) Boss! İzninle bende birşey sorabilirmiyim?

"Aaah sende burdaydın değil mi, arkadaşınla konuşmaya dalmışım kusuruma bakma, tabiki sorabilirsin"

+Siz hangi köyün çocuğusunuz?

"Hangi köy mü?...Hmmmm...sen söyleyince ne kadardır hakkında konuşmadığım yada uğramadığım aklıma geldi, köyün adı yok ama burdan batı taraflarında dersem yanlış olmaz heralde?"

+Yoksa! Köy yöneticisinin ismini falan hatırlıyormusunuz acaba?

"Tabi tabi biraz düşünürsem hatırlarım bir saniye...hmmmm şeydi ya böyle an- hayır hayır "hak" yada şeyy-"

+HAN!? Han değilmi! Köy yöneticisinin adı yani

"Aaah evet evet öyleydi galiba hafızam beni yanıltmıyorsa tabii, sen nerden biliyorsun yoksa oralardanmısın?"

+Aynen öyle- diyebilirsin yani galiba, bir zamanlar ordaydım ama senin zamanların değil tabiki, birkaç yıl öncesine kadar köyün çocuklarındandım, siz... yanlış tahmin etmiyorsam 50 yaşlarındasınız değil mi?

"50!? Benide iyice amca yaptınız yüzüme bir bakın cidden 50 mi sizce?! Öküz herifler, karşınızda bir hanımefendi olsa napacaktınız acaba?

-Ben birşey demedim...Ayrıca "hanımefendiler" ile çok ilişkilerimiz yok 

+Hayır hayır, görünüşünüzden yola çıkarak değilde daha çok sizin hakkınızda duyduklarımdan tahminen söyledim yoksa açıkçası genç duruyorsunuz, kaç yaşındasınız?

"30, daha yeni orta yaşlı denecek haldeyim"

(30 mu?! İmkansız demek isterdim ama açıkçası görünüşü hiçte yaşlı birini anımsatmıyor, yinede hikayelerden ve tarihten yola çıkarsam en az 40 derdim)

"Sen beni hangi hikayelerden duydun da 50 dedin?"

+Ah evet kusura bakmayın, ben çocukken şöyle anlatırlardı;

Tek başına büyümüş ailesi tarafından küçük yaşta terk edilmiş bir çocuk, daha 16 yaşındayken köyün altını üstüne getiren ve düzenini bozan adamlar gelip kendi yerlerini kurunca daha 1 ay geçmeden kendisini tutamamış ve inlerinin içine dalmış gece 11'den sabah 6'ya kadar 7 saat boyunca tüm gece sadece bağırışma ve kırılma sesleri duyulduktan sonra sadece kendisi adamların patronunun ceketini sırtına takarak çıkmış ve ekibini sahiplenmiş, hepsini kendince adam etmiş.

Önündeki yıllar boyuncada farklı farklı kıtalara gitmiş düzeni sağlamış bunlara örnek olarak 100 küsür hikaye daha duydum yardımları ve cömertlikleri ile alakalı.

Fotoğrafını gördüğümden seni şimdi karşımda görünce tanımış gibi oldum ama "kahraman gözüyle bakılan birinin adamı neden bize böyle birşey yapmak ister ki?" düşüncesi buna az çok engel oldu.

Hikayeler o kadar fazlaydı ki böylesine genç bir haldeyken bu kadar iş başarabileceğiniz aklıma gelmedi ondan dolayı tahmini büyük bir sayı söyledim kusuruma bakmayın

İkisinin bu bağlantılarına uzak ve alakasız kalan Lieben sadece şok içersinde şöyle düşündü;

(Vay anam be Boss dedik Kahraman çıktı ya, öyleki Mike'yi ilk defa Faust dışında birinin karşısında böylesine saygı duyarak durduğunu görüyorum)

"Haklısın, böylesine bir adamı benden biri olarak tahmin etmemen oldukça normal ama ne yaparsın-"

"Herkesten adam olmuyor işte"

More Chapters