Cherreads

Chapter 26 - GECENİN FISILTISI

(Ateş'in Anlatımı)

O gece uyumak bana yasak gibiydi. Yatağa uzandım, gözlerimi kapattım ama zihnimde yankılanan sesler dinmek bilmedi. Sessizlik bazen en büyük işkenceydi. Çünkü kendi içimdeki karanlık, en çok sessizlikte konuşurdu.

Gözlerimi kapadığım anda hissettim. Bir bağ… ince, görünmez bir ip gibi ruhuma dolanan bir şey. Onun varlığı. Azra. Sanki düşüncelerimin arasına sızmıştı. Daha da kötüsü, bunu ben mi çağırıyordum, yoksa o mu beni çağırıyordu, bilemiyordum.

Kalbim, göğsümün içinde ağır bir ritimle çarpıyordu. İçimde bir huzursuzluk, bir kıpırtı vardı. Yıllardır uykularımın içine çöken o karanlık gölgeler, bu gece farklıydı. Birden, onun nefesini duyar gibi oldum. İncecik, ürkek ama bir o kadar da merakla titreşen bir nefes.

Sonra bir fısıltı. Öylesine derinden, öylesine ruhuma işleyen bir ses ki, kulaklarımda değil kalbimde yankılandı:

"Gel."

İrkilerek gözlerimi açtım. Odamda kimse yoktu. Ama hâlâ o sesin titreşimini üzerimde hissediyordum. Ellerim istemsizce sıkıldı. Benim için bu sadece bir hayal olamazdı. Azra… o an bana seslenmişti. Bunu biliyordum.

Gözlerim karanlığa alıştıkça odamdaki gölgeler kıpırdadı. Gölge… hayatım boyunca dostum, sırdaşım, illeti olmuş gölgeler. Ama bu gece onların içinde farklı bir şey vardı. Sanki gölgelerin kalbine Azra'nın silueti düşmüştü. Saçlarının dalgası, gözlerinin parıltısı, ince ve ürkek ama dirençli duruşu… Bütün o şekiller zihnime doldu.

Kalkıp pencereye yürüdüm. Şehrin üzerinde ağır bir gece vardı. Sokak lambaları titriyordu, yağmurdan kalma su birikintileri ışıkları yansıtıyordu. O an, onun da aynı gökyüzünün altında olduğunu düşündüm. Belki aynı saatlerde uyanmış, nefes nefese kalmıştı. Belki elleri hâlâ titriyordu. Ve belki, benim adımı fısıldıyordu.

Bunu hissetmek… beni delirtmekle avutmaktaydı. İçimde iki parçam vardı. Biri onun korkusundan besleniyor, onu daha da kendime çekmek istiyordu. Diğeri ise, bu bağın onu yok edeceğinden korkuyordu. Onu korumak mı, yoksa ona hükmetmek mi? Hangisi benim yolumdu?

Avuçlarımı cama dayadım. Soğuk cam, içimdeki ateşi bastıramıyordu. Gözlerimi kapattım, bir an için zihnimde onunla aramdaki mesafeyi sildim. Onun ürkek sesini tekrar duydum: "Gel…"

Gözlerim açıldığında artık biliyordum. Biz birbirimizin rüyalarına sızmaya başlamıştık. O beni çağırıyordu. Ve ben… gitmekten başka çarem olmadığını hissediyordum.

O an içimde karanlık bir yemin yankılandı:

"Ne olursa olsun, Azra'dan kaçmayacağım."

--

More Chapters