(Azra'nın Anlatımı)
O gün yağmur yağmıştı. Şehrin sokakları ıslak, kaldırımlar parlıyordu. Şemsiyemi kapatmadan yürüyordum, çünkü rüzgâr açtırmıyordu. İncecik damlalar saçlarıma karışıyor, montumun üzerine serpiliyordu.
Yolun köşesinde yine o hissi duydum. Arkama dönmeden bile biliyordum: Biri beni izliyordu. Günlerdir gölgelerin arasında saklanan varlık, artık nefesime karışmıştı.
Kalbim hızlandı, adımlarım istemsizce hızlandı. Apartmanımın sokağına girdiğimde ayak seslerini işittim. Çok yakındı. Bu kez hayal değildi.
Durdum. Kalbim boğazıma tırmanıyordu. Cesaretimi topladım, geriye döndüm.
Ve onu gördüm.
Siyah pardösüsüyle karanlığın içinden süzülür gibiydi. Geniş omuzları, ağır adımları vardı. Sokak lambasının titrek ışığı yüzünü tam göstermiyordu ama gözlerini gördüm. Karanlığın içinde bile parlıyordu. Bir çift keskin, sanki içimi gören göz…
Baktık. Sadece birkaç saniye. Ama bana saatler gibi geldi.
O an donup kaldım. Ne kaçabildim, ne bağırabildim. Sanki ayaklarıma görünmez zincirler vurulmuştu. İçimde korkuyla beraber garip bir merak yükseldi. "Kim bu adam? Neden beni takip ediyor? Ve neden gözlerim ondan kopamıyor?"
Adam bir adım attı bana doğru. Ben de refleksle geriledim.
"Yaklaşma…" dedim fısıltıyla, ama sesim yağmurda kayboldu.
Sonra… durdu. Beni ürkütmek ister gibi değil, daha çok beni korumak ister gibi bir hali vardı. Gözlerimizi ayırmadan birkaç saniye daha baktık birbirimize.
Ve birden, hiç beklemediğim bir anda, geri çekildi. Sokağın diğer ucuna yöneldi. Adımları sessizdi. Birkaç saniye içinde gölgelerle bir oldu ve kayboldu.
Ben öylece kaldım.
Yağmur saçlarımda, montumda süzülüyordu. Ellerim titriyordu, kalbim kaburgalarımdan fırlayacak gibiydi.
Bedenim korkuyla sarsılıyordu ama içimde başka bir şey daha vardı. Merak. Onun gözlerinde gördüğüm şey sadece karanlık değildi. Daha derin, daha karmaşık bir şey vardı. Sanki gözlerimin içine bakarken "Sen farkındasın, Azra" diyordu.
Apartman kapısına güçlükle vardım. Ellerim hâlâ titriyordu. Kapıyı açarken geriye dönüp baktım. Sokak boştu. Ama ben biliyordum… o buradaydı. Belki bir köşeden izliyordu.
O gece yatağıma uzandığımda gözlerimi kapatamadım. Yalnızca o gözleri gördüm. Korku muydu, yoksa gizli bir çekim mi? Henüz bilmiyorum.
Ama bir şeyden eminim:
Artık gölge sadece bir hayal değil. O bir adam. Ve hayatıma adımını attı.
---