Cherreads

Chapter 6 - Bölüm VI : Sessizliği Düzeltmek

Earl ayağa kalktığında dizleri hâlâ titriyordu.

Köyden gelen çığlık bir daha tekrarlanmadı. Bu, rahatlatıcı olmalıydı. Ama değildi. Çünkü Earl biliyordu: Gerçek felaketler bağırmazdı. Yerleşirdi.

Altın Yara'yı yerden aldı.

Kılıç bu kez tepki vermedi. Ne uyardı, ne de karşı koydu. Bu sessizlik, az önceki direnişten daha kötüydü. Earl, kılıcın onu yargıladığını düşündü. Ya da daha kötüsü—artık onu dahil etmediğini.

"Köy bilmiyor," dedi kendi kendine.

"Bilmek zorunda da değil."

Bu cümleyi söylerken sesi kararlıydı. Ama içi değildi.

Köye geri döndü. Işıkları sönen evin önünde durmadı. Kimseyle konuşmadı. İnsanlar sorularla dolu gözlerle bakarken, Earl başını eğmedi. Onların korkusunu doğrulamak istemiyordu.

Yaşlılardan biri yaklaşacak gibi oldu.

Earl onu bakışıyla durdurdu.

"Geçecek," dedi.

Tek kelime.

Kesin.

Bu kelimeyi daha önce de söylemişti.

Ama bu kez, kendisini ikna etmek için söylemişti.

Gece ilerledikçe Earl plan yaptı.

Kapı güçlenmişti ama tam uyanmamıştı. Hata taşta yapılmıştı. O hâlde çözüm de taşta olmalıydı. Eski işaretler… bekçilerin kullandığı yan mühürler… Earl hepsini tam hatırlamıyordu ama parçalar vardı.

Ve parçalar, bazen bütünden daha tehlikelidir.

Dağın eteklerinde, yarı çökmüş bir sunak vardı. Kimse oraya gitmezdi. Çünkü "işi bitmiş" denirdi. Earl oraya gittiğinde ay neredeyse görünmüyordu.

Sunağın üstündeki oyuklara baktı.

Yanlıştılar.

Ama Earl bunu kabul etmedi.

Altın Yara'yı çıkardı. Bu kez kılıç ağır değildi. Aksine, fazla uyumluydu. Earl'ün hareketlerini sorgulamıyor, sadece takip ediyordu.

"Bunu düzeltiyorum," dedi Earl.

"Daha kötü yapmıyorum."

Kılıç cevap vermedi.

Earl kendi avucunu kesti. Bu ilk kez olmuyordu. Ama bu kez kan yere değil, sunağa aktı. Taş, kanı emdi. Açgözlü değildi. Sanki bunu bekliyordu.

Bir an için her şey durdu.

Rüzgâr kesildi.

Sesler sustu.

Earl umutlandı.

Ve umut, bu gecenin en büyük yanlışıydı.

Sunağın altındaki çatlaklar ilerledi. Ama kapıya doğru değil—köye doğru. Toprağın içinden derin bir uğultu yayıldı. Çok uzaktan, bir bebek ağlamaya başladı. Ardından sustu.

Altın Yara bu kez titredi. Sert. Neredeyse acı içinde.

> "Bu… örtmek değil," dedi kılıç.

"Yer değiştirmek."

Earl'in eli dondu.

"Hayır," dedi.

"Ben—"

Sözünü bitiremedi.

Köyün üzerinden görünmez bir ağırlık geçti. Kimse düşmedi. Kimse ölmedi. Ama insanlar aynı anda durdu. Nefes alıp verdiler. Sonra devam ettiler.

Fark etmeden.

Earl dizlerinin üzerine çöktü.

Anladı.

Kapının yükünü azaltmamıştı.

Sadece paylaştırmıştı.

Artık bedel tek bir noktada değildi.

Artık herkesin içindeydi.

Altın Yara'nın sesi bu kez çok netti:

> "Bekçi gizlerse, kapı öğrenir."

Earl başını ellerinin arasına aldı.

Hatasını düzeltmeye çalışırken, onu daha derine gömmüştü.

Ve derine gömülen şeyler…

bir gün mutlaka geri çıkardı.

Uzakta, taş kapı sessizdi.

Ama Earl artık biliyordu:

Bu sessizlik onun eseriydi.

More Chapters