Cherreads

Chapter 4 - Bolum #4

Dışarıdan gelen ağır, metalik bir gürültü Arda'yı uykusundan çekip aldı. Odanın duvarları bile titriyordu sanki.

Koridorun loş ışıkları yanıp sönüyor, uzaklardan insan çığlıkları ile siren sesleri karışık bir uğultu halinde geliyordu.

Arda, rüyasını hatırlayınca kalbi sıkıştı; yine o karanlık, yüzü olmayan varlık... Üzerine bir ağırlık çökmüş gibi hissederek hızla aşağı indi.

Salonun ortasında televizyon açık, ailesi ekrana kenetlenmişti. Sunucunun sesi titriyordu:

"Dün gece 15 yaşından büyük, 60 yaşından küçük herkes... bu sabah uyandığında özel güçlere sahip olduğunu bildirdi."

Ekran alt yazıları kaos içindeydi.

"Sokaklarda güç kullananlar!"

"Bazı ülkeler OHAL ilan etti!"

Ama sunucu devam etti:

"Panik yapmayın. Çoğu güç ölümcül değil. Birçok yetenek kullanıcısı, güçlerini kötüye kullananları durdurdu. Dünya genelinde yeni bir düzen için hükümetler 'Akademi Programı' başlatıyor."

Bir Ay Sonra

Dünya hâlâ karışıktı ama artık her şey daha sistematik ilerliyordu. Akademiler ikiye ayrılmıştı:

Gençler için olanlar

Yetişkinler için olanlar

Devlet, 15–18 yaş arasındaki herkesi zorunlu şekilde akademilere toplamaya başlamıştı. Yetenek testleri yapılınca ortaya çıkan sonuç şok ediciydi:

Dünyanın sadece dörtte birinden azı kahraman olabilecek seviyedeydi. Tam bir ay kaosun içinde geçtikten sonra, bir sabah kapı çaldı.

Arda, kapıyı açınca karşısında koyu renk takım elbiseli dört adam buldu. Adamların bakışları asker gibiydi.

"Arda ve Rex burada mı?"

Merdivenden inen Arda ve Rex aynı anda cevap verdi:

"Biziz."

Adam kimliğini çıkararak gösterdi:

"Akademi tarafından görevlendirildik. İkinizi almak için geldik."

Arabada Emre de vardı, sessizce camdan dışarı bakıyordu. Akademiye yaklaştıklarında ilk gördükleri şey... devasa bir duvardı. İçeri girdiklerinde alanın büyüklüğü karşısında nefesleri kesildi.

Yetenek test alanları

Patlama eğitim bölgeleri

Savunma kubbeleri

Gözlem kuleleri

Bekleme salonunda yüzlerce genç vardı. Duvarlarda büyük ekranlar, akademinin tüm ülkelerde canlı yayınlandığını gösteriyordu. herkes ucer gruplar halınde test odalarına gırerek yeteneklerını gosterıyordu

ılk gıren Arda Rex ve Emre olmusdu ılk deyeneyn ıse Emre olucakdı

Bilim adamı, Emre'ye yaklaştı.

"Odaklan. İçindeki gücü hisset."

Emre sağ elini kaldırır kaldırmaz odanın sıcaklığı arttı. Avucundan mavi ateşler fışkırdı; kıvılcımlar sağa sola çarparak her yeri aydınlattı.

Bir an ateş kontrolden çıkıp bilim adamının koluna çarptı. Kıyafeti zarar görmedi ama yine de küçük bir yanık oluştu. Emre panikle gücünü kesti. Hemen ardından sol elini uzattı. Bu kez elinden çıkan mavi ateş soğuktu, yumuşaktı.

Alevler mankene değil... yanık kolu tutan bilim adamına doğru aktı. Yanık, ışık gibi parıldayarak iyileşti. Üst kattaki baş bilim adamları bir şeyler fısıldayıp hızlıca not aldı. sıradakı ıse Ardaydı

Elini hafifçe sallamasıyla birlikte kırmızı bir yarım ay oluştu. Mankeni tam ortasından ikiye böldü. Kesim öylesine temizdi ki metal bile tereyağı gibi ayrılmıştı. Arda ürküp geri çekildi, odağı kaybolunca kırmızı ay dağılan ışık parçaları gibi yok oldu.

Bilim adamları heyecanla birbirlerine baktı.

"Eğer odağını korusaydı... çekirdeği bile kesebilirdi."

Sonra elını uzatarak turuncu bir alevle mankeni küle çevirdi.

Rex elini uzattı.

...Hiçbir şey olmadı.

Bilim adamları bir türlü anlamıyorlardı. Toprak getirdiler, su getirdiler.

"Belki dönüşüm tipindesin" dediler.

Rex ne yaparsa yapsın güç ortaya çıkmıyordu. Bekleme salonundaki kahkahalar odanın içine kadar taşmıştı. Bir bilim adamı onu dışarı götürmek için yanına yaklaşırken...

Rex'in sağ gözünde antik semboller yanmaya başladı. Semboller döndükçe gözün önünde holografik yazılar belirdi. Her sembol değiştiğinde yazı da değişiyordu. Sonunda göz bir sembolde durdu.

Hologram tek bir cümlede sabitlendi:

"HAKİKATİN GÖZÜ"

Altında ikinci bir satır açıldı:

"Baktığı kişinin tüm özelliklerini gösterir."

Oda buz kesti. Kimse nefes bile almadı. Bilim adamlarının yüzünde yıllardır görmedikleri bir heyecan vardı. Bu yetenek sadece güç görmek değildi. Geleceği, potansiyeli, riskleri, kırılma noktalarını bile okuyabilirdi.

1 hafta boyunca Rex, akademideki herkesin tüm özelliklerini tek tek kaydetti. Onun dışında üç kişi daha Hakikatin Gözü'ne sahipti ama hiçbiri Rex'in gözündeki sembolleri oluşturamıyordu. Arda'nın üç yeteneği ortaya çıkınca sosyal medya patladı.

Ama Rex'in yeteneği canlı yayında başka bir hakikat kullanıcısı tarafından analiz edilince dünya bir anda çalkalandı.

Ekranda yeni yazı belirdi:

"TANRININ GÖZÜ"

"O anda en ihtiyaç duyulan en güçlü yeteneği seçer."

Amerika'dan getirilen bilim insanları bile ayakta alkışladı. herkes onun yetenegındekı potansıyelden bahsedıyordu bılım adamlarının gozunde o en potensıyelı olan cocukdu

1 hafta sonra bazı yetıskınler kahraman olmayı reddetmısdı ve gundelık hayatlarına donmuslerdı bazılarıysa devam etmıs Ama gençlerin durumu farklıydı. Onların güçleri hâlâ gelişiyordu ve potansiyelleri tam ortaya çıkmamıştı.

Bu yüzden akademiye alınan 16–17 yaş arasındaki gençlerin 18 olana kadar zorunlu eğitim göreceği açıklandı.

Akademidekilerin çoğu 17 yaşındaydı ve bu da "1 yıl sonra çok güçlü kahramanlar ortaya çıkacak" anlamına geliyordu.

Normalde öğretmenlerin bilim adamları olması bekleniyordu fakat birçok yetişkin kahramanlık görevini reddedince, yerlerine güçlü yetenek kullanıcıları öğretmen olarak atanmıştı.

sımdı sıze karakterlerımızın yeteneklerınden bahsedeyım Karakterlerin Yetenekleri

Rex: Tek bir yeteneği var: Tanrının Gözü.

Özelliği: O anda en kullanışlı, en ihtiyaç duyulan yeteneği seçer. Bu sayede Rex, ihtiyaç duyduğu anda istediği tüm yetenekleri kullanabilir.

Arda: 3 adet yeteneği var:

Cehennem Alevleri: Her şeyi küle çevirebilecek ateşi kontrol eder.

Adaletin Kılıcı: Her şeyi kesebilen kırmızı yarım ayı kontrol eder.

İlahi Koruma: Hiçbir şey Arda'nın rızası olmadan ona dokunamaz.

Emre: 1 adet yetenek: Anka'nın Alevleri.

Sağ eliyle yakan mavi ateşi, sol eliyle iyileştiren mavi ateşi kontrol eder.

Ve 1 gün baygın kalmak karşılığında bir kişiyi diriltebilir.

Esma: 1 adet yetenek: Kutsal Su.

Kendi yaralarını iyileştirirken, düşmana suyla hasar verebilir.

Ahmet: 1 adet yetenek: Antik Krallık.

Sadece iradesi güçlü olanın yok edebileceği toprağı kontrol eder. İsterse bu topraktan ordu bile yaratabilir.

Arda'nın Gözünden

Sabah uyandığımda odama baktım... Doğru ya, artık evde değildim. Rex ve Emre çoktan duş almış, üstlerini giymişti. Ben de aceleyle hazırlanıp ikisiyle beraber sınıfa doğru yürüdüm.

Okul koridorları normal bir okul gibiydi ama... şimdi hepimiz yetenek kullanıcısıydık. Atmosfer farklıydı. Elektrik gibi bir gerginlik vardı havada. Sınıfa girer girmez tüm gözler bize döndü.

Bazıları hayran gibi bakıyordu... Bazılarıysa korkuyla. Ama iki çift göz özellikle dikkatimi çekti:

Esma ve Ahmet.

İkisi de tam bir düşmanlıkla bakıyordu. Belli ki kavga çıkaracaklardı. Rex, Ahmet'i görünce istemsizce güldü ve:

"Birilerinin yüz düzelmiş galiba." dedi.

Ben de Emre de kahkaha atmaya başladık. Ama gülüşümüz uzun sürmedi. Esma bir anda bize doğru 4 adet su bıçağı fırlattı. Tepki vermeye bile zaman kalmamıştı ki...

Rex'in gözü aniden dönmeye başladı. Antik semboller parladı ve bir yetenek seçildi. Önümüzde bir bariyer oluştu. Su bıçakları bariyere çarpıp yok oldu. Esma ve Ahmet'in yüzleri şok içindeydi.

Kimse bizden böyle hızlı bir tepki beklemiyordu. Aslında "biz" tepki vermemiştik... Rex'in gözü kendi kendine hareket etmişti. Ama bitmedi. Göz tekrar döndü.

Bu kez Kutsal Yargı yeteneğini seçti. Altı adet ışık zinciri havada belirdi ve Esma'yı bağladı. Rex'in üstünde Themis'in ışıklı bir yansıması oluştu.

Elinde bir kılıç... diğer elinde adalet terazisi vardı.

Themis'e bakınca sanki gözüme güneş tutulması gibi bir ışık vurmuş gibi hissettim. Terazinin bir ucunda Esma'nın bize saldırma suçu, diğer ucunda ise buna neden olan şey... yani bizim gülmemiz vardı. Ağır basan taraf suçlu olacaktı. Ve ağır taraf... Esma'ydı.

Themis kılıcını kaldırdı. Hava buz gibi oldu. Sınıf nefessiz kaldı. Tam Esma'yı infaz edecekken—

"REX DUR!"

Öğretmenin çığlığı odayı kesti. Rex yeteneği zorla durdurmayı başardı. Themis'in görüntüsü kayboldu ama kılıcını geri takmamıştı...

Bu detay beni ürpertti. Esma ağlayarak Ahmet'e sarıldı:

"Hepiniz gördünüz! Beni öldürecekti! O bir canavar! Gözü kendi kendine hareket ediyor! Bu çocuğu araştırmalısınız, içinde kesin bir canavar var!"

diye bağırmaya başladı. O anda etraf yavaşça soğudu. Bir saat sesi duyuluyordu sanki...

tık... tık... tık...

Işıklar sönüyormuş gibi geldi. Kanım çekildi. Rüyalarıma giren karanlık, sınıfın arka köşesinde duruyordu. Kimse onu görmüyordu ama ben net görüyordum.

Bana fısıldadı:

"Merak etme, kimse beni göremez. Gördün mü? Rex tereddüt etmeden onu öldürecekti. Peki ya sen? Neden duruyorsun? Ahmet'in eline bak... size saldıracak. Onun hayatını nasıl alt üst ettiğini hatırla. Yeteneklerini durdur ve onu öldür. Gecikirsen Rex'in gözü seni durdurur. Unutma... karşımıza çıkan herkesi, her şeyi yok etmeliyiz."

Sonra bir anda kayboldu.

Ve dediği şey tam olarak oldu.Ahmet aniden 3 adet okçu çağırdı ve okçular hiç vakit kaybetmeden bize doğru ok fırlattılar. Zaman bir anlığına yavaşlamış gibi oldu. Ben refleksle öne atıldım, üç oku da kesip parçaladım.

Kılıcımın ardından çıkan kızıl parıltı hâlâ havada süzülüyordu. Bir göz açıp kapayıncaya kadar Ahmet'in yanına gitmiştim.

Tam onu kesip bütün bu saçmalığa son verecektim ki—

TANG!

Önümde yere saplanan bir kılıç beni durdurdu. Kılıcın metal sesi, beynimin içinde çınladı. Başımı kaldırdığımda... Themis'in kılıcıyla beni durdurduğunu gördüm.

Arkamı döndüm. Bu sefer Rex'in gözü değildi... Rex kendi isteğiyle beni durdurmuştu. O anda Rex'in gözü tekrar dönmeye başladı.

Semboller hızla parladı ve yeni bir yetenek seçti: Deniz Kızı Şarkısı. Rex diğerlerine dönerek konuştu:

"Arda askerleri yok edecekti, asla Ahmet'e saldırmak istemez."

Sözleri parıl parıl ışıldıyordu. Konuştuğu anda sınıftaki herkesin yüzündeki ifade değişti... İnanmayan kimse kalmadı. Bu yetenek herkesi saniyesinde ikna etmişti. Ama dikkatimi çeken şey şuydu:

Rex, Emre, Ahmet, Esma ve beni bu ikna etkisinin dışına almıştı. Çünkü Ahmet ve Esma öğretmene "Bizi öldüreceklerdi!" deyince kimse inanmıyordu. Öğretmen, olayı toparlamak için öne çıktı:

"Herkes gördü, Rex kendi isteğiyle yapmadı. Arda da zarar vermesin diye askerleri kesiyordu."

Bu sözlerden sonra sınıftaki gerginlik yavaşça dağıldı.

Öğretmen devam etti:

"Benim ismim Mehmet. Benim yeteneğim de az önce Rex'in kullandığı Kutsal Yargı. Ama merak etmeyin... ben kimseyi infaz etmem. Bu yetenek doğru adaleti sağlar, kimse karışamaz."

Derin bir nefes aldı ve sınıfa baktı.

"Şimdi aranizdaki en güçlü kişiyi sınıf temsilcisi seçeceğiz."

dedi ve ayağa kalktı.

"Hadi, antrenman sahasına."

Peşinden yürüdük. Saha devasa bir arenaydı; duvarlar tamamen metal kaplıydı, zeminde kalın toprak tabakası vardıç Hava yanık demir ve toprak kokuyordu. Kafamın üstünde spor salonu lambası gibi bir ışık değil... savaş alanı spotları vardı.

Adaylık koyanlar bir bir sahaya çıkacaktı. Kenarda ise iyileştiriciler bekliyordu. Sınıfımız 30 kişiydi, 10 kişi aday olmuştu. 

İlk eşleşme: Ahmet ve Arda.

Ahmet yerden 30 adet toprak askeri çıkardı. Hepsi bana doğru koşmaya başladı. Ayak seslerinin titreşimi bile toprağı sarsıyordu. Ben tek bir hareketle çoğunu ortadan ikiye ayırdım. Kılıcımın kızıl izi, kesilen bedenlerin arasından bir şimşek gibi geçti. Bana yaklaşabilen 1–2 tanesi oldu ama İlahi Koruma sayesinde bana dokunamadılar.

Sonra ateşimi topladım ve Ahmet'e doğru hızlı bir vuruş yaptım. Tam ona değecekken son anda bir askerle kendini korudu. Ama bana zarar verebilmesi imkânsızdı. Dayanamayıp biraz da sinirlenmesini istedim:

"Hey Ahmet, bu askerleri dikkatli kullan. Çocukken oynadığın çamurdan askerlere benzemezler."

İtiraf edeyim, berbat bir kışkırtmaydı. O an Rex'ten bir yardım gelse fena olmazdı... Tam bunu düşünürken Ahmet tekrar 20 adet okçu çıkardı. Oklar bir anda üzerime yağdı. Hepsini kenara savurdum. Ardından üzerime devasa bir toprak ordusu gönderdi; bu kez atlı askerler bile vardı.

Ama Ahmet durmadan asker yarattığı için gözleri bulanıklaşmaya başladı. Nefesi hızlandı. Yorgunluk yüzünden elleri titriyordu. Ben de ateşimle hepsini küle çevirdim. Sonunda Ahmet bayıldı. Sahadan tek bir çizik bile almadan çıkmıştım. Karanlık tekrar önümde belirdi. Sesini kısık tuttu ama tınısı daha derindi:

"Aferin evlat... Potansiyelini göstermeye başlıyorsun. Yakında en güçlüsü sen olacaksın. Bu arada... bana Nox diyebilirsin."

Yaklaştı ve kulağımın dibinde fısıldadı:

"Bu savaşta Rex'e dikkat et. O gözün ne yapabileceğini bilmiyoruz. Senin yeteneklerini... sana karşı da kullanabilir. Dikkatli ol."

Sonra karanlık duman gibi dağıldı... yok oldu. ogretmen bagirdi "kazanan Arda"

Sıradaki dövüş: Emre ve Rex.

Savaşa başlamak için sahaya çıktıklarında Emre geri çekildi. Yüzünde ciddi bir ifade vardı.

"Arkadaşıma karşı dövüşmek istemiyorum."

Bu sözlerle Emre geri adım attı ve kazanan otomatik olarak Rex oldu. Birkaç çocuk daha sahaya çıktı; neredeyse hiç kimse ağır yara almadan dövüşler bittikçe sıralama daralıyordu.

En sona Esma, Rex ve ben kalmıştık.

Sıradaki dövüş: Esma ve Rex

Sahaya çıktıklarında Esma, Rex'e bakıp dişlerini sıktı.

"O az önceki durum yüzünden götün kalkmasın, sadece hazırlıksız yakalanmıştım."

Rex dudak kenarındaki alaycı gülüşü saklamadı:

"Az sonra kolları kırılacak birine göre çok konuşuyorsun... Acaba çeneni de mi kırsam? Nasıl olsa hemen yenilenir."

Esma'nın gözleri büyüdü. Sözlerden gerçekten korkmuştu... ama korku hızla öfkeye dönüştü. Bağırarak devasa bir su mızrağı oluşturdu ve Rex'e fırlattı. Rex, yeteneğiyle sağa doğru ışınlanarak bundan kolayca kaçtı. Ardından Esma, bir sürü iki metre uzunluğunda su mızrağını Rex'e doğru yağdırdı.

Rex'in gözü yetenek kapalı olmasına rağmen Rex hiç hasar almıyordu. Bir adım, bir sıçrayış, bir eğiliş... Her saldırıyı sanki önceden görmüş gibi kaçıyordu. Derken—

Rex'in gözü yetenek secmeye basladı. Semboller parladı. Ve Karanlık Flash seçildi. Rex parmaklarının arasından minik ama buz gibi bir siyah yıldırım çıkardı. Yıldırım Esma'ya doğru tam hızla fırladı. Esma, yıldırıma küçümseyerek baktı:

"Vay be, kendinle o kadar övündün ama yapabildiğin bu minik flash mı?"

diyerek bir su kalkanı oluşturdu. Ama o yıldırım...

hiç zorlanmadan su kalkanını delip geçti. Esma'ya dokunduğu anda yıldırım patladı ve etrafa bir sürü siyah şimşek saçıldı. Tam o sırada Themis tekrar ortaya çıktı. Kılıcının kör tarafıyla Esma'nın bedenini ezdi. Sonra yok oldu.

Esma'nın Themis'in adaletini yarıda kesmeye kalkmanın ne demek olduğunu unuttuğu çok belliydi. Duman dağılınca Esma yerde yatıyordu, bilinci kapanmıştı. Öğretmen sert bir sesle:

"Kazanan Rex!" dedi.

Şifacılar hemen Esma'nın yanına koştu ve aceleyle kırılan kemiklerini iyileştirmeye başladı. Rex onların yanından geçerken alayla:

"Şu maymunlara da bakın... Esma'nın babasından ne kadar korkuyorlar."

Şifacılardan biri dayanamayarak çıkıştı:

"Kim oluyorsun da patron hakkında ve bizim hakkımızda böyle konuşursun?!"

Rex bir anda ona döndü.

"Unuttun galiba Ben en güçlüsüyüm." dedi.

Ve bizim yanımıza geldi.

Sıradaki dövüş: Arda vs Rex

Sıra artık bizdeydi. Rex dinlenmeyi reddedip direkt sahneye çıktı. Ben ona dönerek:

"Benim İlahi Koruma'mı geçemezsin, unutma." dedim.

Rex'in gözü hizla parlamaya başladı. Semboller hızla değişiyordu. Rex bana doğru bakarak:

"Seni her türlü yeneceğim. Ne de olsa ben en güçlü kahramanım." dedi 

ve Siyah Flashı kullandı. O buz gibi yıldırım bana doğru gelirken... İlahi Koruma'm olmasına rağmen korkudan titremeye başladım. Flash bana çarptığında bariyerim sınırlarına kadar zorlandı. Biraz daha yorgun olsaydım— Kesinlikle yok edebilirdi. Ama bu imkânsızdı.

Nox bana İlahi Koruma'yı kimsenin geçemeyeceğini söylemişti. Tam bunu düşünürken Nox'un sesi zihnimi kesti. Ama bu kez sesi... korkuyla doluydu.

"O çocuğu öldür. Kesinlikle senin karşına çıkacak. Onu kesinlikle öldür!" 

Ve zaman durdu. Kendimi Nox'la konuşurken buldum.

"Ama nasıl? Bunu arkadaşıma nasıl yapabilirim?"

Nox'un sesi sertleşti:

"Eğer onu öldürmezsen gelecekte O seni öldürür. Sence şu anki saldırıları arkadaşça mı? AURA'yı kullan! Bütün gücünle aurayi serbest! O alanda sen kendi guclerini sonuna kadar kullana bilirsim!"

Ne demek istediğini anlamadım.

"Aura kisinin kendi icsel dunyasini etrafa yansitmasidir icini karanlik dusuncelerle doluysa etraf karanlik tonlarda olur eger ki saf birisiyse etraf ciceklerle dolu olur"

Bir anda zaman tekrar akmaya başladı.

hemen bağırdım:

"AURA!!!"

Zaman ağırlaştı. Etraf olu ciceklerle doldu etrafimizdaki oda yok olmusdu cicek tarlasinin ortasindaydik ama ciceklerin hepsi solmus siyah renge burunmusdu 

Rex daha kendine yeni gelmişti ki ona saldırdım.

Cehennem Alevi ve Adaletin Kılıcı'nı aynı anda kullandım.

Tam darbeyi indirecekken... Rex'in gözü yeni bir yetenek seçti.

Sessiz Emir Düşmandan zihinsel olarak daha güçlüyse ona istediği emri verebilen bir güç.

Rex bağırdı:

"Uzaklaş!" Ve bütün yeteneklerim anında yok oldu. Saniyede arkamdaki duvara doğru uçtum. Sanki biri beni ışınlamış gibiydi. Duvarda kocaman bir çatlak oluştu.

"Bu nasıl bir güç..."

Nox panikle fısıldadı:

"O bir canavar, Arda! O zaman... gerçek canavar SEN ol. Durmadan saldır! Bakalım nereye kadar devam edebilir!"

Ben de Nox'un dediği gibi saldırmaya devam ettim... Ama Rex her saldırımı emir ile yok ediyordu. Sonrasinda Rexin gozu tekrar parladi ve Aura acildi benim auram bi anda yok oldu her taraf huzurluydu sag tarafimizda yesil bi orman vardi sol tarafimizda ise sari tarlalar Rex gökyüzüne yükseldi.

Elini bana doğru uzattı. o ters bı sekılde duruyordu ona bagırarak

"O yaptıgın pozda ne neden bas asagı duruyorsun" dedim o sirada Gözünde yeni bir sembol parladı. O an... Nox bile dondu.

"Gözün seçtiği yetenek... Boşluğun Özü... Tüm gerçekliği değiştirme yetkisi verir..."

Nox bana döndü:

"Arda, KAÇ! Ya da kendini KORU! Bu yetenek gerçekliği BOZABİLİR! Işığı ve karanlığı bile yok eder!"

Rex bana bakmıyordu.

O... Nox'a bakıyordu.

"Ne cüretle savaşımızı bölersin?"

diyerek Nox'a doğru mor bir yıldırım gönderdi. Yıldırım Nox'a değdiği anda karanlık varlık yavaş yavaş yok olmaya başladı.

Nox son anda fısıldadı:

"Merak etme... sadece bu yetenek açık olduğu sürece beni göremeyeceksin Arda... İlahi koruman kırılırsa geri çekil..."

Bir anda gerçeklik tersine döndü. rex fisildayarak

"Ters duranın ben oldugumu kım soyledı buna kım karar vere bılır"

diyince butun her sey ters donmusdu yeteneklerimi kullanamiyordum noxun dedigi gibi o evreni gercekligi herseyi bukuyordu İlahi Koruma'm bir çatlama sesiyle kırıldı. ne kadar devam etmek istesemde noxun dedigine uymaliydim

"teslim oluyorum" diye bagirdim Yetenek kapanınca her şey eski haline döndü. Duvardaki çatlak bile yok olmuştu.

Ve sınıf temsilcisi: Rex seçildi.

Akşam olunca yatakhanelere dağıldık. Telefonumu açıp internette gezdim. Herkes... gerçekten herkes, Rex'in savaşını konuşuyordu. Bazıları:

"Rex çok egoist." derken, Bazıları:

"Kötülerin artık hiç şansı kalmadı." diyordu.

Bütün dünyanın dilinde sadece bizim savaşımız vardı. Herkes uyumuştu. Konuşacak kimse yoktu. bende kendimi uykunun kollarina birakdim

More Chapters