Gözlerimi yavaşça araladım...Yeni bir gün ve ölmeyi dilediğim sayısız takvim yapraklarından biri daha. Derin bir nefes verip vücudumu esnetmeye başladım.
Çalıştığım konağın hizmetçilerinden sadece biriydim. Kimsenin birbirini sevmediği ve sadece altın peşinde olan onlarca insanın olduğu bir çöp yuvası. Göz kapaklarımı hafif aralayıp kafamı yukarı doğru kaldırdım. Ellerimi birleştirip içten bir şekilde "Lütfen, lütfen bugün güzel geçsin."
Üstümü değiştirip odamdan dışarı çıkmıştım. Saat 7'ye bastığı anda mutfakta toplanmak zorundaydık ve gece yarısına kadar hizmete devam etmeliydik. Yaklaşık 21 hizmetçi ve 7 köle gün boyunca bir saniye durmaksızın sadece etrafta efendilerini eğlendiriyor ve koşuşturuyordu. Ahlaksızlık ve çürümüş hayat tarzı, bu konağın duvarlarına sarmaşık gibi işlemişti.
Mutfağa doğru koşturan birkaç kişi daha vardı ve bir dakika sonra saat 7'ye tam basacaktı. Eğer sırada değilsek baş hizmetçi bizi ceza için konağın sahibi konta yönlendiriyordu. Adam burnundan kıl aldırmayan, 47 yaşında ve küçük dağları ben yarattım edasıyla etrafa emirler yağdıran bir karaktere sahipti. Ceza için yönlendirilen hizmetçileri gören maalesef olmamıştı. Sadece kulaktan kulağa gezen bilgilere göre cezaya kalan hizmetçilerin çığlıkları odalardan taşıp koridoru dolduruyormuş.
Durduğum sırada sağ tarafıma doğru baktım 21 kadın hizmetçi peş peşe dizilmiş kontrol için kurbanlık koyun gibi bekliyorduk.
Topukluların sesleri gelmeye başladığında herkes kafasını eğmek durumunda kalmıştı, çünkü onay alınmadan yüze bakmak yasaktı. Topukluların yanında birkaç ayakkabı sesi mutfağı doldurmuştu. Birkaç kişi gelmişlerdi ve aralarında kont hemen kendini renkli ayakkabılarıyla belli etmişti. Kont saniye durmaksızın konuya girdi. "Kaybedecek tek bir zamanımız yok, Melkhin Büyük Dükü Basilks bir saat içerisinde kapılardan giriş yapmış bulunacak ve tam bir hafta boyunca sıkı bir denetime tabi tutulacağız. Bir saat içerisinde her yeri ayna gibi ve her birinizi fişek gibi görmek istiyorum. Yapılan saygısızlıkların cezası peşinen ölüm olacaktır. Kendisi bildiğiniz üzere Alfa ve Büyük Dük ünvanını almış zalim birisi, herkes çok dikkatli olsun. Herkes işinin başına." Bir dakikalık sürede herkes dona kalmıştı. Baş hizmetlinin el çırpmasıyla koşturarak hepimiz yapılmasını gereken işleri beş kolla girişmeye başlamıştık.
Kendimi bildim bileli burada temizlik yapıyordum 18 yaşına yeni girmiştim ve maalesef kurt veya vampir soylarından değildim. Ailem yaptığımız at arabası yolculuğunda tekerin kırılması sonucunda uçurumdan aşağı düştü ve evet kurtulan ben olmuştum. Vücudumda asla geçmeyecek olan büyük hasarla. Ailemde vampir kanı vardı fakat uçurumun dibindeki zehirli palandöken bitkileri yüzünden vücudum tamamen zehrin etkisi altına girmişti. Beni bulan deli dahi şuanda hizmet ettiğim kontun tedavicisiydi. Kendince nefes aldığımı görmüş ve beni arabasına atıp barakasına getirip hep denemek istediğ tedaviyi uygulamaya başlamış. Bütün kanımı vücudumdan çekip yeni kan takviyesi. Normalde kanım çekildiği için ölmem gerekirdi fakat vampir genimden kaynaklı bir süre ölmemişim, yapılan kan takviyesinden sonra normal bir insan olarak yaşama geri dönmüşüm. Ama maalesef hâlâ doğru düzgün yemek yiyemiyor ve içtikleri şeyleri içemiyordum, insanlara gidip kan isteyemezdim. Vampirler ve kurt adamlarla olan savaşta vampirler tamamen yenilgiye uğramış ve bulunan her vampir infaz edilmişti, beni iyileştiren deli bile bunun farkında değildi ve bunu bozmaya hiç niyetim yoktu. İyileştikten sonra yani 9 yaşından itibaren burada hizmet etmeye devam ediyorum ve bir gün bile boş durmak için zamanımız yok. Hiç arkadaşım olmadı, ailem olmadı, konuşabildiğim bir kişi dahi olmadı.
Bu düşünceler içerisinde geçen bir saati fatk etmeden bezle yerleri silmeye devam ediyordum. Gelen borazan sesiyle yerimde sıçarmışken kan da beynime sıçramıştı. Bez kovasını hızlıca kilere götürüp kapının önündeki yerimi aldım. Bütün kont hanesi dışarıda ve yüzlerinde o iğrenç gülümsemeleriyle at arabasının açılmasını bekliyordu. Kapı yavaşça açılırken kölelerden birisi ayak desteği için kapının altında çöker pozisyona gelip kendi vücudunun çiğnenmesini bekledi. Alfa Büyük Dük bütün haşmet ve koca peleriniyle köleyi ezerek aşağı doğru indi. Kimse kafasını izin almadan kaldıramazdı doğru fakat göz ucuyla bakmamız yasak değildi, yada ben öyle düşünmek istiyordum. Göz ucuyla alfaya baktığımda beyaz saçları ve kırmızı gözleriyle bir kurt adamı değil bir vampiri andırıyordu. Kalbim hafiften tekleyerek atmaya başlamıştı.
Alfa Büyük Dük, kont ve ailesine elini öptürüp ağır adımlarla karşılarına geçti. "Majesleri yüce şurası beni buraya neden gönderdiğini biliyorsundur Kont. Yolsuzlukların biri binde değilmiş diye işitildiğinde. Majestelerinin buyruğuna göre tespit edilen herhangi bir yolsuzlukta sen ve ailen infaz edilip vücutlarınız asılı bir şekilde köy köy ibret için dolaştırılacaksınız. İnfaz işlemini bizzat ben gerçekleştireceğim. Şimdi odamı gösterin." Kontun tek bir kelime etmesine dahi izin vermeden içeri doğru girmeye koyulmuştu fakat olduğu yerde etrafı koklamaya başladı. Gözlerindeki kırmızılık artmış, beyaz saçları diken diken olmuştu. Kaçak bakışlarımdan birini yakalamış ve Alfa Büyük Dük ile göz göze gelmiştim. Gözlerini hipnoz edici şekilde açarken ağzından çıkan cümle duyan kişilerin şok geçirmesine sebep olmuştu,ben dahil.
Gözlerindeki kırmızılıklar oluk oluk etrafa saçılırken "Eş." Sözcüğü dudaklarından döküldü.