— Baba!
— Oğlum… gözlerini kapat.
— Baba, neden…?
— Sana gözlerini kapamanı söyledim.
— Babaa!!!
Hoshigaki, sarayının balkonunda dışarıyı seyrediyordu ama sürekli düşündüğü tek şey, babası darağacındayken aralarında geçen o diyalogdu. Bu, onun için bir travmaydı.
Odada yatakta yatan Akabane esneyerek uyandı. Yanında Hoshigaki'yi göremeyince biraz şaşırdı ve etrafına bakındı. Hoshigaki'yi balkonda görünce esnedi.
— Hey, Hoshigaki. Yine ne düşünüyorsun?
— Hiçbir şey…
— Emin misin?
— Kesinlikle.
Akabane yatağında doğruldu ve gözlerini ovuşturmaya başladı.
— Her neyse, şu görev işini ne yaptın?
— Raiga Draven mi?
— Evet, bir Volgrath'ı tek başına yendiğini söyleyen herifi.
Hoshigaki yavaşça arkasına döndü.
— O yalan söylemiyormuş. İnanılmaz bir vücudu var.
Akabane gülmeye başladı.
— Bu şaşırtıcı…
— O, şu ana kadar tuttuğumuz en büyük balık.
Akabane sinirlendi.
— Valtherion'u elinden kaçırıp bir veletin bedenine girmesine izin veren sensin. Yani daha büyük bir balığımız vardı.
— Mira'nın ve babamın getirdiği balık…
— Öyle olabilir ama yine de o gerçekten güçlüydü.
Hoshigaki elini çenesine götürdü.
— Sanırım bu seferki Valtherion'dan daha güçlü.
Akabane'nin gözleri büyüdü.
— Sen ciddi misin?
— Evet, onu laboratuvara gelince bayılttık ve bağlayarak deneylere başladık. Test raporları inanılmaz, hatta bazı makinelerimiz bozuldu.
— Makineler mi bozuldu? Mira'nın ürettikleri?
— Bunu görene kadar ben de inanmamıştım ama şu an elimizde Akira gibi bir silah var.
— O zaman onun acilen hafızasını silip baştan oluşturalım ve onu bir silah olarak kullanalım.
Hoshigaki'nin yüzü ciddi bir ifadeye büründü.
— Onun vücudu daha fazlasını kaldırabilir.
Akabane kaşlarını çattı.
— Daha fazlası mı? Bu açgözlülük olur…
— Ama Mira'nın yarım kalan araştırması sürekli yenilenme hakkındaydı. Yeni ilerlemeler kaydettik ve bu deneyi yapabileceğimiz tek beden onunki.
— Ya deneyler başarısız olur ve o ölürse? Valen'i denek olarak kullanamayacağımızı biliyorsun, değil mi?
— Hayır, onun ölmeyeceğinden eminim.
— Nasıl bu kadar eminsin?
Hoshigaki yumruklarını sıktı.
— Bunun için canımı bile ortaya koyarım.
— Abartıyorsun, Hoshigaki. Bu sadece bir deney… Yoksa hâlâ şerefsiz babanı unutamıyor musun?
Hoshigaki gülümsedi.
— O şerefsizi çoktan unuttum. Ayrıca bu laboratuvar benim için önemli ve en önemlisi, bu senin için önemli bir gelişme.
— Bu doğru… yeteneklerinden şüphelendiğim için özür dilerim, sana güveniyorum.
— Teşekkür ederim.
— Buraya, yanıma gel.
Hoshigaki balkondan çıkıp odasının kapısına doğru yürümeye başlar.
— Üzgünüm ama laboratuvara gitmem gerekiyor.
Akabane yatağına tekrar yattı.
— Tamam, sen bilirsin. Ben uyuyacağım.
Hoshigaki sarayından çıkıp laboratuvara doğru yürümeye başladı. Suratında soğuk bir ifade vardı. Aklında ise sadece çalışmaları vardı.
Laboratuvara geldiğinde askerler onu görüp başlarını eğdiler. Hoshigaki, büyük kapıyı açıp içeriye girdi. İçerisi normal bir laboratuvar gibi görünüyordu; şüphe edilecek hiçbir şey yoktu. Hoshigaki çalışanlarıyla selamlaştıktan sonra laboratuvarın en arkasındaki kapıyı açtı. İçeride birkaç kapı daha vardı. Tüm kapıları geçip şifreleri girdikten sonra karşısına geniş bir laboratuvar odası çıktı. Her yer kanlar içerisindeydi ve odanın ortasındaki kabın içinde bir adam vardı. Hoshigaki, çalışma masalarından birinin yanına gitti.
— Merhaba, Amelia.
Uzun siyah saçlı, gözlüklü, laboratuvar önlüklü kadın hemen ayağa kalkıp başını eğdi.
— Merhaba, Lord Hoshigaki.
Hoshigaki, kadının kafasını yukarıya kaldırdı.
— Kaç kez daha söyleyeceğim? Ben gelince başını eğmene ve "Lord" demene gerek yok.
— Emredersiniz!
Hoshigaki iç çekti.
— Sen gerçekten hiç akıllanmıyorsun. Bu arada, nasılsın?
— İyiyim efendim, sorduğunuz için teşekkür ederim. Siz nasılsınız?
— Pek iyiyim denmez, daha doğrusu iyi olup olmadığımı sen belirleyeceksin.
Amelia anlamadı.
— Nasıl yani?
— Deney sonuçları.
Amelia masasındaki belgeleri Hoshigaki'ye uzattı.
— Dünden beri olan çalışmalar iyi gidiyor. Makineleri yenilemek için mühendisler de burada olduğu için ne kadar bozulsa da hızlıca deneylere devam edebiliyoruz. Şu ana kadar 16 farklı makineden 2 tanesi hiç bozulmadı, 5 tanesi bir kere, 6 tanesi iki kere ve 3 tanesi üç kere bozuldu.
Hoshigaki belgeleri incelemeye başladı.
— Makineler umurumda değil, bana çalışmalardan bahset.
— Tabii ki efendim! Ekibimle yaptığım araştırmalara göre güç potansiyeli neredeyse tam ölçekte ve bu, inanılmaz bir güç… Vücut potansiyeli ise gücünü geçiyor. Yani akıl almaz bir şekilde mükemmel bir denek.
Hoshigaki, belgelerdeki "rejenerasyon ertelemesi" yazısını görür.
— Madem denek bu kadar iyi, rejenerasyon neden ertelendi?
Amelia'nın yüzü düştü.
— Çünkü bu araştırma yarım… Mantıksal olarak olabilir ama bu, çoğu bilimsel maddeye karşı bir şey ve kesinlikle çok riskli. Ayrıca bu insanın vücudunda, dışarıdan gelen güçleri reddeden tuhaf bir mekanizma var.
— Bunu neyle denediniz?
— Takım arkadaşlarımla ona bir enerji taşı yerleştirdik fakat vücudu dışarıdan gelen enerjiyi reddetti ve geri püskürttü. Son anda durdurmasak tüm laboratuvar patlayabilirdi…
Hoshigaki'nin gözleri büyüdü.
— Bunu bana sormadan neden yaptınız?
Amelia başını eğdi.
— Özür dilerim, bunun önemli bir şey olmadığını düşündüm.
— Neyse, o şu an uyuyor mu?
— Evet, güçlü yatıştırıcılar verdik. Kısa süre ara verdik çünkü bedeni çok yoruldu.
Hoshigaki kaba doğru ağır adımlarla yürümeye başladı. Amelia takip etti.
— Lord Hoshigaki, nereye gidiyorsunuz?
Hoshigaki, Raiga'nın önündeki büyük düğmelerden birine bastı.
Amelia şaşırdı.
— Lord Hoshigaki, ne yapıyorsunuz?
— Onu uyandıralım.
— Ama neden?
— Ona güç yükleyeceğiz, vücudunun kaldıracağını söylemiştin.
Amelia'nın gözleri büyüdü.
— A-ama bu çok riskli!
Devasa bir kabın içerisinde bağlı olan Raiga Draven bağırarak uyandı. Neye bağlı olduğunu bilmiyordu ama bir şey onu çok sıkı tutuyordu. Kendini kasarak çıkmaya çalıştı, laboratuvar sallanmıştı.
Hoshigaki gülmeye başladı.
— Maalesef Bay Draven, buradan çıkamazsınız.
Raiga sertçe Hoshigaki'ye baktı.
— Beni kandırdınız!
— Hayır, kandırmadık. Seni laboratuvar çağırdı ve sen de geldin.
Raiga bağırdı.
— Bana bunun olacağını söylemediniz!
Hoshigaki iç çekti.
— Sen sadece bir Velmorya vatandaşısın. Laboratuvar sana bir şey söylemek zorunda değil… Ayrıca sen ne kadar güçlü olduğunun farkında bile değilsin.
— Umurumda değil! Beni bırakın yoksa hepinizi öldürürüm!
— Bu mümkün değil. Şu an sen bizim kobay faremizsin. Çalışmalarımız bitince tabii ki seni rahat bırakacağız.
Raiga haykırarak çıkmaya çalıştı, yer sarsıldı ama yerinden hiç oynayamıyordu. Yavaş yavaş sakinleşmeye başladı.
— Eşim ve çocuğum beni bekliyor, beni şu an bırakırsanız kimseye hiçbir şey söylemem.
Hoshigaki düşünmeye başladı.
— Peki, eşini ve çocuğunu da senin yanına, laboratuvara getirsek?
Raiga yumruklarını ve dişlerini sıkmaya başladı.
— Hepinizi öldürürüm!
Hoshigaki umursamadı ve Amelia'ya döndü.
— Ona güç basalım bakalım ne olacak.
Amelia karşı çıktı.
— Bu normal bir insanda çalışır ama bu beden dışarıdan gelen gücü reddediyor…
— Sadece dene.
Amelia ne kadar itiraz etse de Hoshigaki laboratuvarın sahibiydi, bu yüzden sonunda onun dediğini yaptı ve takım arkadaşlarıyla sistemi hazırladılar. Amelia şalteri indirmeye başlamadan önce emin olmak için Hoshigaki'ye baktı. Hoshigaki başını sallayarak onayladı ve şalteri yavaşça indirmeye başladı.
Raiga'nın vücuduna siyah bir enerji girmeye başlamıştı. Raiga ne olduğunu anlayamadı.
— Neler oluyor, ne yapıyorsunuz?
— Deney.
Siyah enerji Raiga'nın damarlarından geçmeye başladığında bir anda tüm damarları patlayacak gibi hissetmeye başladı. Bu çok acıtıyordu, acıyla haykırdı.
Artık Amelia deneyin kötü gideceğini anlamıştı ve şalteri yukarıya doğru kaldırmaya başladı ama Hoshigaki şalteri indirmesini engelledi.
— Gücü arttır.
Amelia itiraz etti.
— A-ama vücudu dayanamıyor… Acı çekiyor, bu doğru değil!
Hoshigaki kahkaha atmaya başladı.
— Sen burada ne yaptığımızı zannediyorsun, Amelia? Normal bir laboratuvar deneyi mi?
— Biliyorum ama bu benim için çok fazla!
— O zaman laboratuvardan ayrıl.
Hoshigaki'nin yüzünü ciddiyet bürüdü.
— Ama ayrıldığın zaman seni öldürmem gerekir…
Amelia korkmuştu, bunu durdurmak istiyordu ama işin ucunda kendi hayatı vardı.
— Tamam, Lord Hoshigaki, siz nasıl isterseniz.
Şalteri sonuna kadar indirdi. Acı içinde bağıran Raiga'nın vücudundan kanlar dökülmeye başladı. Çığlıkları tüm laboratuvarda yankılanıyordu. Hoshigaki ise umursamaz bir şekilde dışarı yöneldi. Son kez Amelia'ya baktı.
— Yapmam gereken bazı işlerim var. Akşam tekrar geleceğim. O zamana kadar güç yüklemeye devam edin. Kan kaybından öleceği noktaya geldiğinde kan yükleyin, onu öldürmeyin.
— Emredersiniz!
