Cherreads

Bilinmez Aşk

Melisa_Sev
7
chs / week
The average realized release rate over the past 30 days is 7 chs / week.
--
NOT RATINGS
523
Views
Synopsis
Nefesimiz bile birbirine yakınken Pars'ın gözlerine bakıyordum. "İstemediğin halde sana bu kadar yakın olucak, ben de buna sessiz kalıcam." diyip gözlerime bakarak konuştuğunda istemsizce kaşlarımı çattım.    Sırf bunu anlatmak için beni kendine çekmişti. Birbirine çok yakın üç arkadaş aşk tam ortasında. Pars'ın korumacılıgı Gamze'yi çileden çıkarırken onları arada tutan Ufuk oluyor ama görmedikleri aşklarını onun sayisinde fark edecekler. Birbirlerine aşk olan iki arkadaş bunu ne zaman görcekler
VIEW MORE

Chapter 1 - 1.BÖLÜM:Koruma

Okulun ilk dönemin bitmesine son bir hafta kalmış sınavları bitmesiyle üstüme bi rahatlama gelmişti. Son ders boş olduguna sevinip kitap okurken yanıma oturan Ayaz dikkatimi dagıtmıştı.

"Gamze ne okuyorsun. Beraber okuyalım." diyip kolunu omuzuma koydu.

"Ayaz bi git boş derste kafamı ütüleme." dedim omuzuma attığı kolunu sert bir şekilde ittim.

"Sakinnn. Vakit geçirelim istedim."

"Kalk sıramdan." dedim ittekliye itekliye zorla sıradan kalkarken Ayaz yere düştü. Sınıfdakiler gülerken Ayaz yerden sinirle kalkıp kolumdan tuttu.

"Ne yapıyorsun kızım sen."

"Bırak kolumu!" dedim sinirle bağırdığımda bu tepkime daha çok sinirlenip kendine çekti.Yanamı öpmeye çalışırken bacak arasına vurmamla acı ince kıvranırken çantamı alıp sınıftan çıktım.

O sinirle okuldan çıkıp eve nasıl geldim bilmiyorum telefonuma baktığımda pars birden fazla aramıştı.

Hemen onu aradım daha fazla merakta bırakmamak için..

- 'Alo Pars.'

--'Gamze nerdesin sen. Sınıfına baktım yoktun.'

-'Ya ders boştu eve geldim ben.'

- -'Neden mesaj atıp haber vermiyorsun ne kadar merak ettim....'

- 'İyiyim iyiyim merak etme.'

--' Demesi kolay. Birazdan yanında olurum o zaman verirsin hesap.'

- Pars.

Beni duymadan kapattı bile telefonu, umarım sınıfta olanları öğrenmememiştir. Üstümü değiştirip muftakta kendime bi sandviç yaparken kapı çaldı. Gidip açtığımda sinirle bakan pars'ı gördüm. Tüm sirinliğimle ona gülümsedigim de "İyimisin?" diye sordu telaşla.

Bu bakışlar sınıfta olanları öğrendiğini gösteriyor ya ortalığı karıştırmamıştır inşallah.

"İyiyim dedim ya, hadi gir içeri." diyip mutfağa geçip bir sandviç hazırlamaya başladıgımda pars yanıma geldi.

"Gamze." diyip kolumu tutmasıyla canım yanmıştı ki pars elini hızla çektip dolaptan buz torbası çıkardı."Sen koluna buz koy." diyince buzu alıp içerye geçtim. Bir süre sonra sandviçlerle içeriye geldi.

"Anlat bakalım ne oldu?" diye sordu pars yanıma oturdu.

"Pars bir şeyim yok." dedim onu rahatlatmak için gülünsediğimde o kaşlarını çatıp bana baktı.

 Şuan gerçekten kızmamak için kendini zor tutuyor bakışında anlıyorum ama iyi olduguma inarsa anlatması kolay olur diye düşünmüştüm.

"Üç saniyen var doğru söylemek için." dedi pars.

"İyi..." lafımı tamamlatmıyor ki.

"Birrr..."

"Yok...."

"İkiii....."

"Offff." dedim son olarak direnmek boşaydı.

"Sen kendini korumuşsundur ama bir daha yeltenemez merak etme." dediğinde rahatlamam için elimi tuttu.

"Pars ne yaptın sen." dedim sorguya çekmesi sırası bana geçmişti ama umursayan kim yanından kalkıp mutfağa gidince peşinden gittim. "Kime diyorum ben ya." diye çıkıştım hafiften.

"Çay içermisin?" diye sordu kendine doldururken

 "İçerim" dedim oda biliyor ki kızsamda üzülsemde ya çay ya çikolata. Of aklıma nerden geldi şimdi.

"Ne güzel alt yapı yamışsın." dedim imâlı bir şekilde. "Çikolata." dedim bi umut.

"İlaçlarını aldın mı bu gün?" diye sorduğunda çayları bana uzatıp dolabı açtı.

 İlaçlarımı diye sorduğu şey seker hastasıydım. Bir gün okulda seker hastası oldugumu bilmeden bayıldığımda Pars'ın panikleyip okulu ayağa kalmıştı. Demişmiydim çok korumacı oldugunu.

"Aldım. İzin verdiğine göre kesin bir şey yaptın." dedim gözlerimi kısıp baktıgımda dolaptan annemin yaptığı çikolatadan tabağa koyup ağızıma bir parça verdi.

"İçeri geçelim cevaplarım." dedi elimizdekilerle içeri geri geçip koltuga oturduk.

"Sinem'den öğrendim. Ufuk'la beraber Ayaz'a gerekeni yaptık." dedi sakince

 "Ya Pars sen niye laftan anlamıyorsun. Ayça teyzenin kulağına gidiyor benim yüzden kavğa etmen annemle arası açılıyor bizim yüzümüzden." dedim hiddetle sesimi yükseltip ayağa kalktım. Bu yükselişimle Pars birden belimden tutup kedine çekti. Nefesimiz birbirine yakınken sadece gözlerime bakıyordu.

"İstemediğin halde sana bu kadar yakın olucak ben de buna sessiz kalıcam." diyip gözlerime bakarak konuştuğunda istemsizce kaşlarımı çattım.

 İnanmıyorum ya sırf bunu anlatmak için beni kendine çekmişti.

"Sana izin verdiğimi kim söyledi." dedim belimi saran elimden kurtulup odama çıkacakken bileğimden kavradı.

"Özür dilerim ben durumu anla diye şey...." dedinğinde susup durumu anlatıcak kelime bulmaya çalışıyordu anlaşılan.

 Biraz daha mı kıvransa iyi olur ya neyse yanlış anlamasın....

"Şaka!" diyip gülüsediğimde pars'ın rahatladığı yüzünden okunuyordu. Tekrar yerimize oturup bir türlü yiyemediğimiz sandvinçlerimizi yedik. Sorunun bir kısmını hallettikten sonra pars eve gitti.

Ben de odama çıkıp yatağa uzandım. Yorgunluktan uykuya kalmıştım uyandıgımda hava kararmıştı. Odamdan çıkıp annemle babam gelmiş mi diye evin bütün ışıkları açarak tüm odaları gezdim. Bizimkiler gelmemişti. Daha sonra telefonumu çıkarıp babamı aradım her zaman ki gibi kapalıydı. Bir de annemi aradım meşgule attıktan sonra mesaj geldi.

 Annem:

"Bu gece babanla dışarda olucaz merak etme"

Mesajı okuduktan sonra boş evde kendi kendime söylenerek aşağıya indim.

"Of anne ben niye tek kalıyorum bilsem pars'ın eve gitmesne izin vermezdim." diyip koltuğa oturduğumda kapı çalınca koşar adım hızla açtım.

"Acaba kim diye sorsamıydın." diye söylenirken haklıydı, herzaman ki gibi kim niye sormamıştım.

"Aman Pars hırsız kapımı çalıyor" diyip içeri girerken "Kapıyı ört" diye seslendim.

"Yok hırsızlar için açık bırakıcaktım." diyip söylenerek içeri geçerken ışıkların birden kesilmesiyle küçük bir çığlık attım. Pars'ın belimi kavrayıp tutmasıyla nefesim kesilecek gibi hissettim. "Sakin ol ben yanındayım." dedi fısıldadı.

 Biz yine nasıl duruma düştük anlamıyorum.

Pars telefonun ışığını açınca çok yakın olduğunu fark ederken uzaklaştırmak istediğimde birden kendine çekti. "Yavaş düşüceksin." diyip aramızda mesafe kalmayınca telefonun ışığından mı bilmiyorum Pars'ın bakışları daha da heycanlama sebep olmuştu.

"Bırak" dedim içime kaçan sesimle, ışıkların gelmesiyle mi, beni duydu mu bilmiyorum Pars beni bırakınca hızla mutfağa gidip bir bardak su içtim.

Kendine gel içerdeki arkadaşın bunu unutma, kendine gel...

İçimden kendime söylenirken Pars'ın sesi düşüncelerimi daha karıştıyordu.

"Pizza yiyelim mi? Film izleriz." diye mutfağın kapından dikilerek sordu.

"Bu saate ne pizzası? Hem sen niye geldin gece gece?" dedim mutfaktan ona yandan bakış atarak çıkıp oturma odasına geçtim.

"Gece gece " diyip gülerek bileğini işaret ettiginde telefonumun saatine baktım.

 Saat dokuzdu. Pars gülmesi yersiz değilmiş.

"Yeni uyandım ben. Saate mi baktım." dedim kolarımı önümde bağlayarak koltuğa oturdum.

"Söylüyorum pizzayı, filmi seç." diyip telefondan sipariş verirken ben ne izlesek diye düşünüyorum.

"Animayon izliyelim mi?" diye sordum yani çizgi film istemicegini düşürsek bahaneyle kızar odama giderdim.

"Olur" dedi telefondan başını kaldırmadan.

"Pars! Çizgi film diyorum. İzliyelim mi?" diye tekrar sordum. Tane tane konuştuğumda Pars başını telefondan kaldırdı.

"Güzelim izliyelim dedim ya." diyip gülümsediğinde kumandayı uzattı.

 İtiraz etmiyor bile, birde güzelim diyor ya... Ooooof Pars Ooof

"Sen bizde mi kalıcaksın?" diye sordum kumandayı elinden alırken.

"Güzelim sen gelmemden rahatsız mı oldun?" diye bianda sorarken bakışlarımı ona çevirdiğimde geldiğne pişman olmuş gibiydi.

"Odanı hazırlayalım diye sordum. Ne rahatsız olması aşk olsun." dedim gönlünü almak için yanağını sıktım.

"Uğraşma burda yatarım." dedi göz kırpıp gülmüştü..

Pizza da gelince Parsla beraber 'Tom ve jerry açıp izlemeye başladık.

 İnanması güç kaç yaşına gelmisiz çizgi film izlemek nedir ya? Asıl pars niye itiraz etmiyor anlamıyorım. Seneye üniversite öğrenci olcaz test çözücegmize oturmuş Tom ve jerry izliyoruz.

Bir süre sonra sıkıntıdan gözlerime ağırlık çökünce pars'ın omuzuna başımı koydum.

Sabah telefonun alarmına uyandığımda odamda olduğumu fark ettim. Ee pars. Pars nerde. Yataktan hızlıca kalkıp merdivenleri inerken "Pars! Pars!" bağırdıgımda mutfaktan çıkıp merdivenlerin ucuna gelmişti.

"Güzelim sakin ol ne oldu?" dedi panikle, ilk başka dikkatimi çekmemişti ama Pars üstündeki çiçekli mutfak önlüğüyle çok komik görünüyordu endişeli sesim gitmiş gülme krizine girmiştim. "Gamze kızıyorum. Önce panik olmuş şekilde geldin şimde gülüyorsun." diyip kaşlarını çattı.

"Tamam tamam. Sabah kendimi yatakta görünce seni gece eve gittin sandım. Sonra da böyle görünce..." dedim üzerini göstererek gülmeye devam ettim.

'"Hadi üstünü değiştir geç kalıcaz okula." dedi komut verir gibi.

"Tamam annecim." dedim merdivenlerden odama geri çıkarken.

"Gamze!!" diye arkamdan bağırdı.

"Seni ciddiye alamıyorum bu haldeyken!!" diye son kez cevap verdikten okul için hazırlamaya başladım. Banyoya girip rutin işlerimi halledip okul kıyafetlerimi giydim. Tekrar aşağıya indiğimde kahvaltı hazır Pars beni bekliyordu.

 Pars benim için pankek bile yapmıştı. Ah bu çocuk böyle kahvatı hazırlamayı nerden öğrendi daha ben bile bilmiyorum.

"Ellerine sağlık da utandım şimdi misafiri çalıştırmış oldum." dedim sandelyemi çekip oturdum.

"Güzelim alınıyorum artık. Misafir miyim ben."

"Degilsin tabi. Pankek yapmak için kaçta kalktın?" diye sorduğumda tabagıma pankek aldım.

"Pankeki seviyorsun senin çin değer" dediğinde pankekime şurup dökmüştü.

Parsla beraber kahvaltımızı yaptıktan sonra sofrayı toplayıp evden çıktık.

"Sen okul için hazırlanmıcak mısın?" diye tam çıkarken sordum.

"Annem çanta mı ve eşyalarımı sevise verecekti." dediğinde kapıyı örtüp bahçede yürümeye başladık.

"Tamam o zaman." dedim bahçeden çıkarken servis gelince beraber bindik. Okula yaklaşmaya yakın telefonum titremesiyle irkildim.

"Ne oldu?" diye sordu Pars.

"Telefonum? Annem arıyor." diyip telefonuma cevap verdim.

 -'Efendim annecim.'

--'Okula hazırlandınız mı kızım?'

 -'Başımda Pars varken geç kalır mıyım?. Servisteyiz.'

--'Peki ilaçlarını aldın mı?'

-'Hı hı... Aldım aldım.'

--'Tamam kızım. Okul çıkışı da Pars'la bize geçin. Biz de Ayça teyzele bütün gün beraber oluruz.'

 -'Tamam annecim görüşürüz.'

Telefonu kapattığımda Pars 'ne oldu' der gibi bakınca annemle konuşmamı özetledim.

"Annem çıkışta bize geçin diyor. Akşam annende gelicekmiş." diye gereksiz konuları geçip kısaca özetledim.

"Başka?" dedi sezmiş gibi.

"Başka yok okula geç kalmayalım diye aramış." dedinğimde servis durdugu için herhangi bir soru sormayıp araçtan indik.

Okula beraber girdiğimizde sınflara geçerken vedalaşdık. Aynı sınıftaydık ama Pars sayısal ben eşit ağırlık okuyordum. İlaçlarımı unuttugumu söylesem dersi düşünmez eve giderdi. Okul çıkışına kadar dikkat etsem yeterli olurdu umarım. Matematik hocasının girmesiyle ders başlayınca Ayaz bu gün gelmediği dikkatimi çekmişti. Acaba dün ben girdikten sonra ne olmuştu ki. Yanında oturan Sinem'i dürttüm.

"Ayaz neden gelmedi biliyormusun?" diye fısıldıyarak sordum.

"Yerinde olsam bende gelmezdim. Dün seninkiler herkesin içinde öyle bi rezil etti ki bir kaç gün gelmez." diye fısıldıyarak abartlı şekilde durumu anlattı

"Sinem abartma İstersen"

"Pars döverken Ufuk elinden zor aldı Ayaz'ı. Artık sen düşün o görüntüyü." dediğinde gözlerimi devirerek derse dinlemeye döndüm.

Sinem her zaman ki gibi bence olayı abartıyor. Bu kadar ileri gitmemişlerdir. Yani umarım.

Ders biter bitmez soluğu Pars'ın sınıfında almıştım. İçeri girmeden kapıdan Pars'a bakındığımda Gizem'le yanyana oturmuş kitapta bir şeye bakıyorlardı.Gizem geldiğimi fark etmişti ve beni görünce Pars'sın koluna girip iyice sokulmuştu ve rahatsız etmemek için sınıfta girmedim. Koridorda Ufuk'la karşılaşınca kavgayı ona da sorabilirdim.

"Gamze'm bize mi baktın?" diye sordu.

"Evet de Pars meşgul sanırım Gizem'le" dedim üstüne baştırarak söylediğimde Ufuk koluma girdi.

"Boş ver onları gel kantine gidelim." dediğinde merdivenlerden inmeye başladık.

"Olur sana dünle ilgili sorcaklarım vardı." dedim.

"Ne olmuş ki dün?" dedi hiç bir şey bilmiyormuş gibi konuşuyordu.

Kantine girdiğimizde boş bi masa bulup oturduk. Ufuk yiyecek bir şeyler aldıcağını söyleyip gitti. Masaya geldiğinde bana çay ve çikolata almıştı.

"Pars'da dün senin gibi yaptı, kızmayayım diye çay ve çikolata kullandı ama şuan bu işe yaramaz. Şimdi anlat?" dedim Ufuk'a gözlerimi kısarak bıktım.

"Kahvaltı yapmadım izin verde karnımı doyuruyum." dedi aldığı tosttan büyük lokma ısırdı. Konuşmamak için ağzını sürekli doldururken son tostu elinden aldım.

"Oburmusun sen ya? Bu kadar yiyip kilo almıyorsun bide." diye sitem ederek söylendim.

"Gamze'm yiyiceksen al, eyvallahda yemiceksen tostumu alıyım." diyip elini uzatırken tostu havaya kaldırdım.

"Olmaz anlat önce." dedim ayağa kalkınca Ufuk yanına geldi.

"Gamze'm canım benim inatlaşmasan mı?" diyip iyice yaklasınca Pars'ın bağırmasıyla Ufuk bir adım geri çekildi.

"N'oluyor?."

"Kahvaltı yapıyorduk." dedim elimdeki tosttu gösterip. Pars bi' Ufuk'a bi' masaya baktıktan sonra kaşlarını çatıp bana baktı sefer.

 Neye kızdı şimdi bu....

"Sen yine habersiz çikolata mı yiyicektin? Ufuk bu konuda kaç kere uyardım seni." diye ikimize birden çıkmıştı.

"Sakin ol ya, çocuk gibi azarlıyorsun." dedim yüzüne bile bakmadan sandalyeme geri oturdum.

"Pars şuan boşa kızıyorsun." dedi Ufuk kolundan tutup sakinleştirmeye çalırken ama Pars kolunu sertçe çekti.

"Boşa kızıyorum öyle mi? Rahatsızlanınca yanına gelmesin o zaman." diye kızarak söyleyince gözlerimin dolmasına engel olmadım.

"Salak mısın oğlum? Ne diyosun sen." diye Ufuk'ta birden çıkılarak kızdı.

"Gelmem." dedim ikisinin aksine sesim o kısık çıksada yüzlerine bakmadan kantinden çıktım. Koridorda hızlı yürüyüp gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim.

 Dün beni Ayaz'a karşı koruyan Pars değil miydi? Şimdi neye öfkendi de böyle konuştu.

Tuvalete gidip yüzümü yıkadıktan sonra sınıfa gittim. Dersler birbirini kovalarcasına hızla geçerken son dersin bitmesine bir kaç dakika kalmıştı.

"Gamze iyiyimisin? Bembeyaz olmuşsun?" dedi Sinem.

"İyiyim" dedim zar-zor şimdi Sinemi huzursuz etmek istemiyorum olayı abartırdı. Zil çalınca çantamı toplayıp ağır ağır yürüp sınıftan çıktım. Tuvalete gidip elimi yüzümü yıkadıktan sonra kendimi biraz daha iyi hissederken merdivenlerin demirlerine tutunarak inmeye başladığımda Ufuk'la karşılaştım.

"Gamze!!" dedi telaşla gelip koluma girdi.

"İyiyim Ufuk, sakin ol." dedim

"Bunu bir de kireç gibi olmuş yüzüne bakarak şöyle istersen." dedi endişeyle sitem etsede merdivenleri inmeye devam ettik.

Ufuk'un yardımıyla dışarı çıktığımda yankındaki banka oturduk. Soğuk havanın yüzüme çarpmasıyla biraz kendime gelmiştim.

"Sen ilacını mı unuttun?"diye sorarken yüzüme gelen saçlarımı geriye attı.

"Öyle oldu ama iyiyim telaşlanma." dedim içini rahatlatmak için yoksa zor duruyorum.

"Pars'a mı alındın? İlacını unuttuğunu niye söylemiyorsun?." dediğinde cevap vermeyi es geçip dinlenmek için başımı omuzuna koydum.

Daha sonra okulun kapısından çıkan Pars'la Gizem'i görürken bizi görüp yanımıza gelince Ufuk'un omuzundn başımı kaldırdım.

"Gamze sen iyi misin?" diye Pars telaşla sorarken Ufuk tam cevap vericekken konuşmasına izin vermedim.

"Niye sordun ki yanıma gelme demedin mi sen." dedim ve ayağa kalkıp bizi bekliyen servişe dogu yürümeye başadım. Diğerleride gelip sevişe bindiğinde yolculuk boyu konuşmadık. Eve geldimizde servisten inerken Ufuk sessizce ilacım konusunda uyardı ama bu Pars'ın dikkatini çekmişti ve ben umursamadan servişten inip Pars'ı beklemeden bahçe kapısından girdim. Hızlı adımlarla evin kapısının önüne geldiğimde çantamdan anahtarımı çıkıp kapıyı açarken Pars'ta tam arkamda duruyordu. Eve girdiğimde merdivenleri çıkmak üzereyken yine bağırmıştı.

"Gamze ne oluyor?"

"Efendim?" dedim niye bağırdığını anlamadığım için.

"Ufukla sen!!? Ne oluyor diyorum!!?" diye bağırınca yaptıgı yakıştırmaya şaşırmıştım.

"Sanane!!!!?" diye bağırdım onun gibi.

"Ne demek sanane!"

Pars'ın sesi yüksek çıkınca bende fark etmeden sesimi yükseltmiştim ve derin bir nefes alıp aldım. Şimdi tartışacak halim hiç yoktu.

"Merak ettiğin buysa cevap veririm ama sakince sorduğunda." diyip çıktığım merdiveni geri inip mutfağa girdim. Dolaptan ilacımı alıp Pars'ı umursamadan odama çıktım. Üstümü değiştirip iğne mi vurduktan tekrar aşağıya geri indim. Pars mutfakta bir şeyler hazırlamak uğraşırken o görmeden ilacımı dolaba koydum.

"Seninki kadar iyi olmasada sandviç yaptım." dedi az önce hiç tartışmamış gibi.

"Yok sağol ben tost yapıcam." dedim tost malzemelerini dolaptan çıkarıp makinenin fişini taktım. Tost ekmeğini çıkarıp peyniri arasına koyarken Pars da beni izliyordu. Tostumu makineye koyup sessizlikte tostumun hazır olmasını beklemiş sonra da tabağa koyup içeri geçmiştim. Pars da beni takip ettip yanına oturduğunda affedilmeyi bekleyen çocuk gibi sessizce oturuyordu. Hiç konuşmadan yemeğimizi yedik. Ortamın sessizligini bozsun diye televizyonu açmak için kumandayı ararken telefonuma mesaj gelmişti. Ufuk merak ettiği için yazmıştı.

 Deli oğlan: Nasıl oldun?'

Ben: Daha iyiyim ilaçımı aldım.'

 Deli oğlan: Pars sorun çıkardı mı? Servisten inerken beni öldürecek gibi baktıda'

Ben: Endişelenecek bir durum yok'

Deli oğlan: Beni kıskanmıştır o deli'

Ben: Kıskançlıktan mı bilmiyorum ama kalbimi çok kırdı."

Deli oğlan: Üzme kendini o kıyamaz sana hatasını anlar hemen"

Ben: Salak bu arkadaşın var ya. Seni niye kıskanıyorsa.

Ufuk'a mesaj atarken Pars'ın beni izlediğini fark ettiğimde telaşla telefomu elimden bıraktım. Daha fazla yanlış anlaşılma istemiyordum çünkü Ufuk arkadaşımızdı. Böyle bir sorun arkadaşlımızı bitire bilirdi. Ufuk tekrar mesaj atınca Pars'da, telefonumda adını gördünce o çatılan kaşları olabildiğinden fazla çatılıcakmış gibi öfkesi yüzünden okunuyordu.

"Okulda hasret giremediniz heralde." dedi sinirle

"Pars yeter. Yeter gerçekten yeter. Ufuk'a haksızlık yapıyorsun." dedim onun aksine sakin davranmaya çalışıyordum.

"Arkadaştık ya biz." diye sinirle tekrar bağrınca sabrım taşmıştı artık.

"Gerizekalı!!.. Sabah sınıfına geldim Gizem'leydin rahatsız etmemek için çıktım. Ufuk'la kantinde Ayaz konusunu konuşuyordum. Çıkışta fenalaştım gelme dedin ya, gelmedim bende." dedim ilk başta bağrırken son söylediğim şeyle sesim zor çıktı. Anlatımlarımdan sonra bana bir adım yaklaşırken uzaklaşmak istediğimde bileğimden tuttu.

"Gamze lütfen." dedi yavarırcasına konuşunca elimi çekip koltuğa oturdum ve oda yanıma oturdu.

"Ben sana yükmüyüm." diye sordum ağlamamak için kendini zor tutarken Pars elimi tuttu.

"Güzelim bak ben öyle demek istemedim. Ufuk'la sizi öyle..... " diyip lafın sonu getirmeyince ben getirdim.

"Yakınsak ne olmuş? Yani Ufuk'la aramda bişey olsa....." dediğim an Pars elimi sıkınca ona baktım. Bu söylediğme fazla gerilmişti.

"Sen....."

Pars'ın lafını bitirmesine fırsat vermeden beline sarılıp gögüsüne başımı koydum. Bu yaptıgıma anlık şasırsada oda bana sarıldı.

"Özür dilerim çok özür dilerim. Sana bu konuda kızmaya hakkım var mı bilmiyorum." dedi sarılmamla sakinleşirken sesinin tonuna anlam veremedim.

"Susarmısın lütfen." dedim hala sarılırken.

 Ufuk'u niye kıskandı bilmiyorum ama şu yakınlığımızı anlatmaya bir kelime varmı şuan onuda bilmiyorum.

"Gamze" diye seslenince başımı kadırıp baktım. Yüzümü avuçlarımın arasına alıp gözlerime baktıgında aramızdaki mesafeyi yaklasarak kapattı.

 İşte şu yakınlığımız kalbimin yerimden çıkmasına sebepti. Nefesimiz birbirine karışıcak kadar yakındık.

"Pars bırakır mısın?" dedim hala yakınken.

"Ben... şey... ben çay koyuyum en iyisi" dedi yakınlığımızın farkına varınca telaşla yamımdan kalktı.